23.09.2015

MEVLİD KANDİLİ MESAJI

MEVLİD KANDİLİ MESAJI

22 Aralık Salı’yı Çarşamba’ya bağlayan gece, Yüce Rabbimizin bütün âlemlere gönderdiği en son rahmet elçisi Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa’nın (sas) mevlidi şerifini idrak edeceğiz. Bu vesileyle Rasûl-i Ekrem Efendimize (sas), onun âl ve ashâbına, evlâd ü iyaline, ehl-i beytine salat ve selâm ediyorum. Onunla gelen vahyin ışığı gönüllerimizi bir kez daha aydınlatırken, bu ışığın bütün insanlığın muhtaç olduğu manevi huzura dönüşmesini; vatanımız, milletimiz, gönül coğrafyamız ve topyekûn yeryüzü ahalisi için mevlid kandilinin rahmet, merhamet, barış, bereket, ve selamete vesile olmasını Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.

Hz. Âdem’den (as) başlayarak ilahi vahyi biz insanlara ileten Peygamberlik silsilesinin sonuncusu olan Sevgili Peygamberimizi (sas) anlatan en güzel kavram şüphesiz rahmet ve merhamettir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Rasûl-i Ekrem’e hitaben: “Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ 21/107) buyrulmuştur. Peygamber Efendimiz (sas)’in rahmet, merhamet ve adalete dayalı kuşatıcılığı ümmetini olduğu kadar bütün insanlığı da kapsamaktadır. Onun bize öğrettiği af, şefkat, insaf, vicdan, sabır ve hoşgörü içimizde bir yerlerde sönmeye yüz tutmuş insanlık kandilini yeniden tutuşturan ve bizi en temel halinde insanlığımıza geri çağıran bir duygu, düşünce, tutum ve davranışlar manzumesidir.

Bugün, tüm insanlık Peygamberin (sas) çağlar üstü örneklik ve rehberliğine her zamankinden daha fazla muhtaçtır. Rasûl-i Ekrem’in (sas) rehberliğini tüm insanlığa tanıtacak olanlar da hiç şüphesiz Müslümanlardır. Ancak üzülerek belirtelim ki bugün, Müslümanların en büyük sorunu örnekliklerini yitirmiş olmaları, Peygamberimizin (sas) getirdiği rahmet ve merhamet mesajını hakkıyla temsil edememeleridir. Bugün her türlü iman, akıl ve hikmetten uzak terör şebekelerinin onun yüce ismini sözde bayraklarına nakşederek verdikleri zarar, İslamofobi öncülerinin asla kabul edilemez karikatürlerinin verdiği zarardan daha az değildir.

İslâm ve Müslüman Coğrafyası tarihin en zor süreçlerinden geçmektedir. Bugün bütün insanlığı saran şiddet, terör, savaş, çatışma ve kaos sarmalı ile karşı karşıya bulunmaktayız. Müslümanların kanı akmaya devam etmekte; Müslümanların izzet ve onuru tarihte hiç olmadığı şekliyle bugün bizzat birbirleri eliyle yok edilmektedir. İnsanlığın vicdanını kaybettiğine acı bir şekilde şahit olmaktayız. Milyonlarca insan yerinden, yurdundan, evinden barkından, hayatından oluyor. Çocuklar umutlarını, hayallerini, geleceklerini yitiriyor. Tefrika ve cehalet bataklığına saplanıyor.

Rasûl-ü Ekrem (sas) ırk, dil, renk, coğrafya ayrımı gözetmeksizin hepimizi aynı Allah’a, aynı kitaba, aynı peygambere inanan, aynı secdeye baş koyan, aynı kıblede istikameti bulan kardeşler olarak ilan etmesine rağmen; bizler, kardeşlik ahlakını unuttuk, böylesi ulvi bir değeri çoğu zaman cehalet, menfaat, kısır çekişme ve inatlaşmalara kurban eder olduk. Peygamberimiz (sas), bizlere merhameti, şefkati, vicdanı, insafı, affı, sabrı ve hoşgörüyü öğretmesine rağmen; bizler, kendimize, ailemize, çevremize karşı bu hasletleri yitirdik. Yüreklerimiz katılaştı. Rabbimizin gönüllerimize yerleştirdiği tertemiz fıtrata tam anlamıyla sahip çıkamadık. İtiraf etmeliyiz ki İslâm dünyasının dahili ve  harici sebeplerle içerisinde bulunduğu bugünkü durumu, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberin (sav) mesajlarından, onun eşsiz örnekliğinin, ağızlardan gönüllere indirememekten, zihinlere, dimağlara iyice yerleştirememekten, hayata geçirilememesinden kaynaklanmaktadır.

Bu Mevlid kandili vesilesiyle bir daha hatırlamalıyız ki, nübüvvetin şifa dağıtan pınarları kıyamete kadar kurumayacaktır. Server-i kâinat Efendimizin sünneti, cahiliye karanlığında boğulan sahipsiz bir toplumu nasıl ihya ettiyse, bugünün insanını da öylece sahil-i selamete ulaştıracak kudrettedir. Yeter ki bizler, onu mukaddes bir hatıra olarak sevgi ve hürmetle yâd etmekle yetinmeyelim; örnek alma çabasında olalım. Onun hayatını erişilmez bir serap gibi hayranlıkla seyretmek yerine, model almayı deneyelim. O gün, bir baba, bir eş, bir komutan, bir imam, bir devlet başkanı ya da bir muallim olarak konuşan Rahmet Elçisinin (sas) sözleri, nasıl dört koldan akarak hayata karışmışsa bugün de hayatımızın içinde onun örnekliğine yer açalım. Unutmayalım ki; o bizim için her şeyiyle örnektir.

Sevgili Peygamberimizin (sas) tebliğinin her safhasında yer alan merhamet vurgusu yeniden okunmayı, üzerinde düşünülmeyi, şiddetin ve vahşetin açtığı yaralara merhem olarak sunulmayı beklemektedir. “Merhametlilerin en merhametlisi” tarafından insanlığın son ümidi olarak gönderilen Hz. Peygamber (sas), birbirlerini sevme, birbirlerine merhamet ve şefkat göstererek bütünleşme konusunda “bir vücudun organlarından farksız olan” bir toplum oluşturmakla görevlendirilmiştir. Peygamberimizi (sas) anmak bu duygu ve düşünceleri hatırlamaktan bağımsız düşünülemez. Bugün körelmeye yüz tutmuş hassasiyetler, ubudiyeti unutmuş zihinler, hırs, tamah, kibir ve güç tutkusuyla kararmış kalpler, belleğini yitirmiş, medeniyetinin değerlerini heba etmiş toplumlar onun mevlidini idrak ederek Peygamber Efendimiz (sas)’in örnekliği ve rehberliğiyle yeniden bir doğuşa muhtaçtır.

Bu duygu ve düşüncelerle Mevlid Kandilini tebrik ediyor, başta ülkemiz, gönül coğrafyamız ve İslâm dünyası olmak üzere tüm insanlığın Peygamber Efendimizin (sas) yüce örnekliğinden hakkıyla nasibdar olmasını Cenab-ı Mevlâ’dan niyaz ediyorum.

 

Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ

Diyanet İşleri Başkanı