Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı ve İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, kentte görev yapan ADRB Koordinatörleri ile bir çalışma toplantısında biraraya geldi.
İstanbul Müftülüğü Konferans Salonu’nda düzenlenen toplantıya Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı, İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, DİB Aile ve Dini Rehberlik Daire Başkanı Sedide Akbulut, İstanbul Müftü Yardımcıları Muteber Gülsefa Uygur ve Veysel Işıldar ile ADRB Koordinatörleri katıldı.
Toplantıda konuşan İstanbul Müftüsü Yılmaz, ADRB’lerin önemine değinerek şunları söyledi:
“Diyanet İşleri Başkanlığımızın mabet merkezli değil, insan merkezli hizmeti gündemine aldığı önemli alanlardan birisi aile ve dini rehberlik alanıdır. Bu alanda daire başkanlığının kurulmuş olması, illerde koordinatörlüklerin kurulmuş olması gerçekten toplumda kanayan bir yaranın tedavisi adına atılmış çok anlamlı ve önemli bir adımdır. Batı toplumlarında uzun zamandan bu yana aile SOS veriyor. İnsanların birbirinden etkilenmesinin kaçınılmaz olduğu bir dünyada bizim ülkemizde ve İslam ülkelerinde aile ilgili ciddi problemlerin yavaş yavaş ortaya çıktığı gizli değil. Ama biz arzu ve temenni ediyoruz ki, bizim dini kaynaklarımız Kitabı Kerimimiz, Efendimizin (SAV) uygulamaları, 1400 yıllık tarihi birikimimiz ve aileyle ilgili oluşmuş geleneklerimiz bu önemli kurumu korumaya ve devamını sağlamaya çok ciddi imkanlar sunmaktadır. O bakımdan ADRB bürolarımızın toplumda çok anlamlı bir yere oturduğunu düşünüyorum. Kendimizi yeteri kadar tanıtma ve ifade etme toplumda karşılık bulma konusunda istenilen seviyeye geldiğimizi henüz söylememiz zor. Ama hamdolsun düne göre bugün daha iyiyiz. Yarın inşallah bundan daha iyi oluruz diye ümit ediyorum.”
Diyanet İşleri Başkanlığının ve ADRB’lerin çok önemli bir fonksiyon icra ettiğini söyleyen DİB Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı ise, “Bu ülkede iki uca savrulmuş söylemler içerisinde mutedil, dengeli söylemi ancak biz dile getirebiliriz. Konu kadın olduğu zaman artık şirazesi dağılmış, kadını gerçekten İslam çizgisinin çok daha dışına taşıran söylemler var. Bir tarafta ise İslam’ın kadına tanıdığı o saygınlığı, o onuru, o hak ve sorumluluğu vermeyen, baskılayan çizgiler var. Halbuki bunun bir dengesi, mutedil orta yolu olmalı. Bunu anlatacak olan bizleriz. Aynı şey aile konusunda da söz konusu. Ailenin bugün hangi risklerle karşı karşıya olduğunu hepimiz biliyoruz. Bununla en güçlü şekilde mücadele edebilecek olan yine bizleriz. Dolayısıyla çalışmalarımızın hiç hız kesmeden devam etmesi gerekiyor” diye konuştu. 31.05.2018