01.11.2015

Müftülüğümüz Tarihçesi

Osmanlı Devleti’nin en yüksek memurlarından biri olan Yeniçeri Ağası’nın görev yaptığı ve Süleymaniye Camii’nin kuzeyinde, şimdiki İstanbul Müftülüğü hizmet binalarının bulunduğu yer kısaca “Ağa Kapısı” olarak adlandırılmıştır.

Şehre ve Haliç’e hakim bu sarayda oturan Yeniçeri Ağaları’nın ne zamandan beri burada oturdukları bilinmemekle birlikte, bir Alman ressamın yaptığı şehir panoramasından 1555 tarihine kadar gidilebilmektedir.

Başta, Sultan II. Osman Hadisesi olmak üzere bir çok tarihi olayın geçtiği Ağa Kapısı, etrafı yüksek duvarlarla çevrili bir sahada, içinde adeta Hünkar Sarayı gibi çeşitli köşkleri, selamlık, harem ve hizmet daireleri ile atölyelerden oluşan büyük bir kompleks idi. Ancak, ahşap olması sebebiyle 1660, 1750, 1771 ve 1782 yangınlarından etkilenmiş ve her defasında yeniden inşa ettirilmiştir.

Yeniçeri Ağası’nın makamı olarak kullanılan Ağa Kapısı Sarayı, Yeniçeri Teşkilatı’nın 1826 yılında kaldırılarak yerine Asakir-i Mansûre kurulması sebebiyle, Şeyhülislam’a tahsis edilmiştir.
ultan II.Mahmud, Ağa Kapısı’nın Şeyhü’l-islamlara tahsisi için yazdığı fermanda, Yeniçeriliğin bütün hatıralarını silip unuttur-mak için Ağa Kapısı adını da yasaklayarak, buraya “Bâb-ı Meşîhat- Fetvahane” denilmesini istemiştir.
Meşihat Dairesi, 1826’da çıkan yangın sebebiyle, bir yıl sonra 22 Ekim 1827 tarihinde Ağa Kapısı’na nakledilmiştir.
Cumhuriyet Döneminde, 03 Mart 1924 tarihinde Şeyhülislamlık lağvedildiğinde ise, bu binalar “İstanbul Müftülüğü”ne tahsis edilmiştir. Halen Müftülük olarak kullanılan bina da, Şeyhülislam Dairesi’nin Fetvahane Bölümü’dür.
 

Ağa Kapısı’nın, Bâb-ı Meşîhat olduktan sonraki durumunu gösteren eski resimlerinden, bu binaların XIX. yüzyılda hakim olan Batı Mimarisi’nden alınma empire üslûbunda olduğu görülmektedir.