Antik çağdaki isminin Selymbria veya Selymbria olduğu bilinen kent, doğal bir limana sahip olması ve önemini ticaret yollarının üzerinde bulunması sebebiyle her dönemde önemini korumuştur. Silivri (Selymbria) şehri bugünkü kasabanın yanındaki koyun doğusunda, Marmara’ya hakim 56 m. Yüksekliğindeki dik ve sarp bir tepenin üzerinde kurulmuştur. Zamanla bu tepenin etrafı surlarla çevrilmiştir. Bugün bu yere Fatih Mahallesi denilmektedir. Şehir zamanla gelişerek surların dışına çıkmış ve yayılmıştır. Silivri, Marmara denizi kıyısında, İstanbul ve Marmaraereğlisi arasındadır. Antik devirde Trakya, doğuda Karadeniz, güneyde Marmara Denizi ve Ege Denizi, batıda Nestos nehri, Kuzeyde Tuna nehri ile çevrili bulunuyordu. Konumuzu oluşturan Selymbria kenti de işte bu sınırlar içinde bulunmaktadır. 1.Balkan Savaşında Türk ordusu Bulgarları 17–22 Kasım1912’de Çatalca hattında kesin olarak durdurabilirdi. Bu sırada Silivri de Bulgarlar tarafından işgal edildi. Bulgarların bu işgali, tarihte eşi az görülen katliamlar, zulümler, tecavüzler, işkenceler ve yakıp yıkmalar şeklinde olmuştur. Bu Bulgar zulmünden Silivri de çok etkilendi; tahrip ve yangınlardan ancak üç beş ev kurtarıldı. Danişment Mescidini, Alibey Mahallesindeki Alibey Camiini, Kır Camiini, Bodur Mescit, Kasımpaşa Mescidini, kale orta kapısı yanındaki Abdulgani Mescidini yaktılar. Apokok kilisesinden çevrilen Fatih Camiini de yıktılar. Bu barbarlıktan Piri paşa Camii ufak tefek yaralarla kurtuldu: Bulgarlar camideki kıymetli eşyalarla, minber ve kapısını sökerek memleketlerine götürmek için Kurfalı istasyonuna götürmüşlerdir.
Silivri kaza oluşunun ilk yıllarında Vize livasına bağlı bir kaza idi. Sultan Mehmet Han vakfiyesinde Vize livası olarak geçmektedir. Uzun müddet Rumeli Eyaletine bağlı bir kaza olarak kaldı. 1839 Tanzimat fermanından sonra İstanbul Zaptiye Nezaretince yönetildi. 1846’da Silivri Liva oldu ve yine Zaptiye Nezaretince yönetildi. Bundan sonra 1856 yılına kadar Havas-ı Hümayun’a bağlı kadılıklardan biri olarak yönetildi.
Silivri 1867’de kaza oldu. 1876’da Çatalca sancak halini alınca Silivri Çatalcanın bir ilçesi haline getirildi. 1898’de Çatalca İstanbul’a bir kaza olarak bağlandığından Silivri de bu tarihten itibaren İstanbul’un bir kazası olarak kaldı.
Müftülük ise 1924 yılında Diyanet İşleri Başkanlığının kuruluşuyla birlikte açılmıştır. Müftülük hizmetleri daha önceleri Merkez Piri Mehmet Paşa Camii külliyesi içinde bulunan bir odalı binada hizmetini sürdürmüş, daha sonra yine Piri Mehmet Paşa Camii Bahçesi içerisinde yeni bir bina inşa ettirilerek hizmetini bu bina içerisinde sürdürmektedir.