Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, gençlere "İnsanlığın tek kurtuluşunun barış dini olan İslam'dan geçtiğini, yeryüzüne ahlakınızla, duruşunuzla, inancınızla, çalışkanlığınızla siz göstereceksiniz." diye seslendi.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı tarafından düzenlenen ve Doğu ve Güneydoğulu gençlerin ağırlandığı "Yazımda Kardeşlik Var" projesinin kapanış programı, Haliç Kongre Merkezi'nde yapıldı. Programa İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz ve çok sayıda davetli katıldı.
Programda konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, şunları söyledi:
"Doğu ile Batı arasında her gün çarpışmaya ve çatışmaya, ekonomik, siyasi ve askeri büyük bir meydan okumaya gittiği böyle bir dönemde, bizler önce içeride, sonra coğrafyamızda ve küresel iklimde bütün dünyanın parmakla gösterdiği bir ülke olmaya doğru hızla ilerliyoruz.
Geçtiğimiz 15 yıla baktığımızda sadece bu coğrafyada 2 milyondan fazla ölen insan var. Ölenlerin, nesebi ne, memleketi ne? Arap, Kürt, Türkmen var mı? İki milyondan fazla ölen bu insanların tek ortak noktası nedir biliyor musunuz? Müslüman olmasıdır”
Adı sözde Müslüman geçinen, bu radikal ama kökü dışarıda - Müslüman değil- bu yapılar ve örgütler üzerinden ümmetin kılıçtan geçirildiği bir dönemden geçiyoruz. Bu şuurdan dolayı da sadece ülkemizin ve ümmetin birliği için değil, bölgedeki mazlum kardeşlerimiz için akrabalarımız için bu resmi görüp, kendinizi bu şuurla çelik gibi yetiştirmek zorundasınız."
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise çok güzel ve anlamlı bir organizasyon gerçekleştirildiğini, İstanbul'a getirilen gençlerin iki ay içinde yaşadıkları, gezi gördüklerin yerlerin bilgisini aldığında imrendiğini dile getirerek, "Keşke bizim zamanımızda da böyle bir şey olsaydı desem herhalde abartmış sayılmam. Onun için tekraren yarınlarımızın ümidi olacak buradaki gençlerimiz için değil, aynı zamanda kendi çocukluğumuz için de bu organizasyonu yapanlara teşekkür ediyorum." dedi.
Gençlerin Anadolu coğrafyasının kıymetini çok daha iyi bilmelerini istediklerini ve talep ettiklerini vurgulayan Soylu, şöyle konuştu:
"Bu coğrafya bütün dünyaya insanlığı, buğday tanelerinin savrulduğu gibi savuran ve bundan hiçbir zaman vazgeçmeyen bir coğrafyadır. Biz sadece bugünün temsilcileri değiliz. Biz, aynı zamanda dünün temsilcileriyiz. Biz aynı zamanda bize bırakılan büyük bir kuvveyi maneviyenin temsilcisiyiz. Biz neyin temsilcisi olduğumuzu biliyoruz. Eğer etrafımızdaki coğrafyayı bir kardeşlik adasına çevirmek istiyorsak, işte şu 30 günde yaşadıklarınızı ve gördüklerinizi, hayatınızın her noktasına nakşedebilirsiniz. Öğrendiklerinizi geleceğe büyük bir inançla ve büyük bir kararlılıkla yarına götürmek durumundasınız. Sizden büyük ümitlerimiz var. Üzerimize ne kadar kötülükle gelinirse gelinsin biz hep iyilikle cevap vermek durumunda ve yarına böyle kucaklamak düşüncesinde olan bir anlayışın temsilcileriyiz. Sizden beklediğimiz işinizi iyi yapmanızdır. Okullarınızda çok başarılı olmanızdır. Sizden beklentimiz birbirinize güzel işlerle ve güzel anlayışlarla ve güzel gönüllerle bakmanızdır. Avrupa'daki gençlerle rekabet edebilecek donanıma ulaşmanızdır. Sizden beklentimiz 'öteki' denilenlere dokunabilmenizdir."
Burada konuşan Erbaş, İslamiyet'in ilk emrinin "oku" olduğunu hatırlatarak, öğrencilere bir ay boyunca devam eden yaz kampında, Kur'an-ı Kerim ve temel dini bilgiler dersleri verildiğini anlattı.
Kültür-sanat etkinlikleri ve sosyal aktivitelerle öğrencilerin kendilerini geliştirme imkanı bulduğunu vurgulayan Erbaş, şöyle devam etti:
''Kültürel ve tarihi mekanlara düzenlenen gezi programlarıyla yaşadığımız toprakların tarihini, kültürünü, medeniyetini yakından tanıma fırsatını yakalamış oldunuz. Eyüp Sultan Camisi'ni ziyaret ettiniz. Mekke'den Medine'ye hicret ettiğinde Peygamberimizi evinde misafir eden Halid bin Zeyd'in, ilerleyen yaşına rağmen Peygamberimizin şehri Medine'den kalkıp, yine Peygamberimizin müjdesine nail olmak için İstanbul'un fethine katıldığını öğrendiniz. Evlatlarının, 'Babacığım kendi ellerinle kendini tehlikeye atma, sen yaşlısın takat getiremezsin.' şeklindeki uyarılarını dikkate almayarak İstanbul önlerine kadar gelerek şehit olduğunu, Ebu Eyüp el-Ensari'nin Eyüp Sultan olduğunu müşahede ettiniz.''
Öğrencilerin kamp süresinde siyer derslerinde Hz. Muhammed Mustafa'nın hayatını okuduğunu dile getiren Erbaş, ''Onun, hayatı boyunca, bütün insanlığın iyiliği için yaptığı çalışmaları, fedakarlıkları gördünüz. Onun ne büyük bir ahlaka sahip olduğunu müşahede ettiniz. Her birinde bizim için nice güzel örneklikler olan onun ashabı ile tanıştınız. Peygamberimizin hicret ederken yol arkadaşlarının en hayırlısı olan Sıddık Ebu Bekir'in, Resulallah'a olan sadakatini yeniden diriltmemiz gerektiğini hissettiniz. Bütün insanların hatta düşmanlarının bile güvenini kazanan Muhammedül-Emin'in yatağına gözünü kırpmadan yatan Hz. Ali timsali bir genç olabilmenin hayalini düşlediniz. Dünyamızın böyle güzel insanlara ihtiyacı olduğunu düşündünüz. Adaletin kendisiyle özdeşleştiği Ömerlerin hakim olduğu bir dünya hayal ettiniz.'' değerlendirmesinde bulundu.
- ''İnsanlığın tek kurtuluşu İslam''
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, insanlığın tek kurtuluşunun barış dini olan İslam'dan geçtiğini işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bunu yeryüzüne ahlakınızla, duruşunuzla, inancınızla, çalışkanlığınızla siz göstereceksiniz. Çanakkale Şehitliği ziyaretinizde, yaşadığınız şehirlerden bu vatanı müdafaa etmek için gelen dedelerinizin kabirlerini gördüğünüzde duygu dolu anlar yaşadınız. Asırlarca bu topraklarda Türk, Kürt, Arap, Acem ecdadımızın barış ve kardeşlik içerisinde huzurla yaşayarak, bu cennet vatanımıza sahip çıktığını yakından gördünüz. Sizler; inancı, vatanı, mukaddesatı, değerleri uğruna, Çanakkale’den Kahramanmaraş'a, Sakarya'dan Sarıkamış'a tarihin en büyük destanlarından birini yazan milletimizin, yüreğindeki inancın, mücadele ruhunun, azminin, duasının, umudunun, gelecek heyecanının temsilcisi gençlersiniz. Sizler; hayatın ve varoluşun gayesini idrak eden, kendine, topluma, çevreye ve Rabb'ine karşı sorumluluklarının farkında olan, bütün insanlığın huzur ve güvenini isteyen gençlersiniz. Sizler; can taşıyan bütün varlıklara karşı merhamet hissiyle, eşyaya karşı estetik kaygısıyla, çevreye karşı koruma duygusuyla yaklaşabilen gençlersiniz. Sizler; büyük idealleri olan ama bu ideallerin peşinde koşarken başkalarının haklarını, zarafeti ve saygıyı asla ihmal etmeyen büyük bir ideal ve ahlaka sahip gençlersiniz. Sizler; sevgi ve kardeşliği temel değer bilen, güven veren, güvenilen, şiddetin ve anarşinin uzağında, zulmün karşısında mazlumun yanında, 'Gencin süsü güzel ahlaktır.' prensibini ilke edinen güzide gençlersiniz. Sizler; milletimiz için, bazen Asım'ın nesli, bazen Büyük Doğu nesli ama her daim bir ahlak ve maneviyat neslisiniz."
- "Gençlerin gözlerinde heyecan görüyorum"
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, gençlerin her birinin gözlerine baktığında orada dini, vatanı, milleti, devleti için çalışacak, Allah'ın razı olacağı güzel işler yapacak azim ve heyecanı gördüğünü vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Cennet vatanımızın farklı köşelerini yakından görmek, ilim irfanla zihin ve gönül dünyamızı aydınlatmak adına katıldığınız bu kamp, birçok tecrübeyi ve heyecanı da size yaşatmış oldu. Farklı şehirler gezdiniz, oralardaki kardeşlerinizle tanıştınız, kaynaştınız, yeni arkadaşlar edindiniz ve daha birçok güzellikler yaşadınız. Yaşadığınız güzellikleri, edindiğiniz dostlukları devam ettiriniz. Ülkemiz, milletimiz ve geleceğimiz ile ilgili güzel ve umut dolu hayalleriniz olsun. Hep beraber geleceğin daha iyi olması için daha çok çalışalım. Evlerinize dönüyorsunuz; ailelerinize, arkadaşlarınıza bizden selam götürün. Allah yardımcınız olsun. Allah sizlere salih amellerle dolu hayırlı bir ömür yaşamayı nasip etsin."
Öğrenciler yazdıkları mektupları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a iletmesi için Ali Erbaş'a teslim etti.
Programda konuşan İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz ise şunları söyledi:
- ''15 Temmuz'da bir kez daha gördük ki Edirne'den Kars'a, Hakkari'den İstanbul'a her yerde aziz milletimiz bu ülkeye kanlarıyla, canlarıyla sahip çıktı. 15 Temmuz bir kez daha göstermiştir ki bu topraklarda bin yılı aşkın bir süredir birlikte yaşayan bizler için dil ve kültür farklılıkları hiçbir zaman ayrışma sebebi olmamıştır.
Yakın geçmişimiz ve terör tehlikesi gösteriyor ki Türkiye’de de böyle parçalanmanın fitilini ateşlemek için elini ovuşturarak bekleyenler var. Bunlar bir Türk-Kürt, Alevi-Sünni, laik-dindar ve benzeri çatışmalar çıkararak ülkemizi kaosa sürüklemek ve bin yıllık tarihi beraberliğimizi bozmak istiyorlar. Bu planların asla tutmayacağına inanıyorum.
Hep birlikte vatanımıza, milletimize, dinimize hizmet yolunda yarışmalıyız. Kalpler arasında şefkat ve merhamet bağını yeniden tesis etmeliyiz. İnanıyorum ki İstanbul’da ağırladığımız bu genç kardeşlerimiz bizim bu beklentimizi ve ümidimizi en iyi şekilde yerine getirecek. 29.07.2018