EDEP İMANIN AKSESUARIDIR
Bazı duygular vardır ki bizim günah ve ayıp sayılan şeyleri yapmamıza engel olur. Bu duygulardan birisi de hayâdır. Hayâ, kötülükler karşısında nefsi dizginlemektir. Hayâ insanı koruyan zırhtır. Hayâ, insana günah işletmez. Hayâ, insana şahsiyet kazandırır. Hayâ. İnsanın imanını kemale erdirir. Eskiden tekkelerin girişlerinde “Edep Ya Hu” sözü yazılıymış. Şimdi keşke insanımızın alnına yazabilsek ne güzel olur. Efendimizin hadislerinde: ”Hayânın hepsi hayırdır.”, “Her dinin kendisine has bir ahlakı vardır. İslam’ın ahlakı ise hayâdır.” buyurmaktadır.
Bu ümmetin kaybettiği değerlerden biri de hayâdır. Sevgili peygamberimizin çadırda yaşayan bakire bir kızdan daha hayâlı olduğu rivayet edilir. Niçin çadırda yaşayan bakire bir kız? Çünkü çadırda yaşayan bir kız şehir hayatından uzaktır, toplumdaki bozulmalardan çok etkilenmez, fıtratı bozulmamış, çok utangaçtır, hayâsı çoktur. Bakire bir kızla Resulullah’ın hayâsı mukayese ediliyor.
Atamız Hz. Âdem ve Hz. Havva çıplak kalmaktan hayâ etmişti. Günümüzde insanlar giyinmekten hayâ ediyorlar. Hayâ, İnsana mahsus bir durumdur. İnsan, hayâsı sebebiyle her istediğini yapmaktan kendini alıkoyarak hayvanlardan ayrılır. Hayâ, insandaki meziyetlerin dışa yansımasıdır. Büyüklerimiz hep hayâ ile yaşadılar. Bizler şahit olmuşuzdur, büyüklerimiz hanımlarını ana babalarının yanında isimleri ile çağırmazlardı. Eşini ismi ile büyüklerinin yanında çağırmayı hayâsızlık olarak gören üstün bir medeniyetin temsilcileriyiz.
Bazen İnsanlarımız ahlaklı bir genç gördüklerinde hemen ona yakıştırma yaparlar. ”Kız gibi çocuk” derler. Keşke gençlerimiz efendimizin dile getirdiği hayâ ve iffet timsali kızlarımız gibi olsalar. Bundan ancak gurur duyulabilir.
İnsanlarımız fakirlikten utanıyorlar. Fakirlik utanılacak bir husus değildir. Hz. Süleyman ve Hz. Davud dışında bütün peygamberler bu dünyadan fakir gittiler.
Toplumumuzda utanması olmayanlar bizden tepki görmelidir. Hayâsızlık prim yapmamalıdır. “Biz delikanlı iken ne çamlar devirmiştik” şeklinde geçmişlerini utanmadan herkese anlatanlar bizden cesaret almamalıdırlar.
Her yerde herkese karşı edepli olunmalıdır. Bizden yaşlı insanlara karşı hayâlı, saygılı davranılmalıdır. Başkalarına saygılı davranınca küçüleceğini düşünenler hastalıklı ve sorunlu kimselerdir. Alçakgönüllülük, alçalmak değil bilakis yücelmektir. Mütevazı olunca insanın değeri düşmez. Su bile aşağı doğru akar ve de değerinden bir şey kaybetmez.
Kişi, ailesiyle yaşadıklarını başkalarının yanında anlatmaktan hayâ etmelidir. Yine başkalarının kusurlarını, günahlarını, kirli çamaşırlarını anlatmaktan utanmalıdır.
Yüce dinimizin emir ve yasaklarını yaşarken başkaları ne der anlayışından uzak olunmalıdır. Dinimizin emirlerini yerine getirme hususunda hayâ edilmemelidir.
Yerleri kirletmekten, yerlere tükürmekten hayâ edilmelidir. Tabiat, bizim şuursuz din kardeşimizdir. Tabiat, bize Allah’ın emanetidir. İnsana, hayvana gösterdiğimiz saygı tabiata da gösterilmelidir.
Utanmaktan, edepli olmaktan daha büyük bir meziyet yoktur. Edep, öylesine bir hazinedir ki onu kimse çalamaz. Kur’an hayâsız toplumların kötülüklerini anlatır ve bize, nasıl bir akıbetle karşılaştıklarını bildirir. Sonuç olarak edep, imanın aksesuarıdır.
Kur’an şairi’nin güzel dizeleriyle bitirelim:
“Göster Allah’ım! Bu millet kurtulur tek mucize.
Bir utanmak hissi ver gaip hazinenden bize.“
Dualaşmak ümidiyle…
Aydın YIĞMAN
Beyoğlu Müftüsü