10.01.2019

İlçe Müftüleri Toplantısı Bağcılar’da yapıldı

Her ay düzenli olarak gerçekleştirilen İlçe Müftüleri Toplantısı, Bağcılar Müftülüğü evsahipliğinde gerçekleştirildi.

Beykoz Belediyesi Osmanlı Konağı Sosyal Tesislerinde düzenlenen programa İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil YILmaz, Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağrıcı, İstanbul Müftü Yardımcıları ve ilçe müftüleri katıldı. Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda konuşan Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağrıcı, ilçede hali hazırda 18 caminin yeniden inşa edilmekte olduğunu belirterek, camileri depreme dayanıklı hale getirmek istediklerini kaydetti.

Mekke’nin Fethi etkinliklerine  geniş katılım sağlanmasını temin eden ilçe müftülerine teşekkür ederek sözlerine başlayan Yılmaz, “Mekke’nin fethinden önce Kabe’nin anahtarı Osman bin Talha’da idi. Fetihten sonra anahtarı almak için Hz. Ali görevlendirildi. Osman bin Talha vermek istemeyince Hz. Ali biraz zorlayarak aldı. Hz. Abbas ise ‘Anahtar bundan sonra bizde dursun Ya Resullullah’ diyerek anahtarın Haşimoğullarında kalmasını istemişti. Hz. Peygamber (SAV) Kabe’nin içinde iki rekat namaz kıldıktan sonra Allah Teala kendisine ‘Emanetleri ehline verin’ şeklindeki ayeti inzal buyurdu. Hz. Peygamber bunun üzerine ‘Asırlardan bu yana bu işi yapan bir ailesiniz; bu sizin hakkınız, liyakatlisiniz, ehliyetlisiniz’ diyerek Kabe’nin anahtarı tekrar Osman bin Talha’ya teslim etti.” dedi.  

Ehliyet ve liyakatın önemine dikkat çeken Yılmaz, şunları söyledi:
“Gençliğimizde Mahir İz Hoca, ‘Bir işe adam arayacağınız zaman üç önemli vasıf gerekmektedir. Birincisi ehliyet, ikincisi sadakat, üçüncüsü ise dindarlık.’ derdi. Hocam ‘dindarlığın birinci sırada olması lazım değil mi’ diye itiraz ederdik. O tekrar ‘Önce ehliyet ve liyakat, sonra sadakat  yani doğruluk ve dürüstlük, sonra da sadakat gerekir’ derdi. Yine itiraz ettiğimizde, ‘Camiye imam, tekkeye şeyh arıyorsanız orada dindarlık aramalısınız. Size bir avukat lazım; kanunları ne olduğunu bilmiyor. Yasalardan haberi yok. Siz onu beş vakit namaz kılıyor, dindar diye tercih etmek olmaz.’ derdi.”

Yılmaz, “Aslolan liyakat ve ehliyet, sonra sadakat, sonra da dindarlıktır. Dindar olması birinci şart olarak alındığı zaman eğer ehliyet ve sadakat yoksa o sizin ayağınızı kaydırabilir, yanıltabilir, şaşırtabilir. Ama ehliyet ve sadakat varsa o işi layıkıyla yapar. Dindar olursa daha iyi olur. Mekke’nin fethinden hatırımızda kalması gereken şey; liyakat ve ehliyet sahiplerine görevi teslim etmektir.” ifadeleriyle sözlerini tamamladı. 10.01.2019