09.03.2017

İSLAMDA KADININ STATÜSÜ VE EĞİTİMİ

İSLAMDA KADININ STATÜSÜ VE EĞİTİMİ

Değerli okuyucularım;

Kadınların geçmişte ve günümüzde gerek ailede ve gerekse toplumsal yapıda her zaman hak ettikleri saygı ve değeri gördükleri söylenemez. Kadın ve kızlarımızın statüsü konusunda her an toplumumuzda da bir takım sıkıntıların olduğu bir vakıadır.

                Bunun sebeplerine değinmeden önce değinmeden önce kadının statüsü konusunda İslam,’ ın bakışını kısa olarak arz etmek istiyorum.

                İslam dininde kadın ile erkek arasında değer bakımından hiçbir fark yoktur. En’am  ve İsra sürelerinde geçen ayetler de kız çocuklarının hor görülmemesi, kız evlat ile erkek evlat arasında hiçbir değer farkının bulunmadığı ifade edilmektedir. Kadının fizyolojik bakımdan erkeğe nazaran zayıf olduğu gerçeği kabul edilmekle birlikte bu onun için bir horlama sebebi sayılmayıp, aksine bu vesile ile erkeğe kadını himaye etme, sevgi ve şefkat gösterme, ihtiyaçlarını karşılama gibi görevler yüklenmiştir. Bunlarında ötesinde anne olması itibari ile kadına, hiçbir medeniyette benzeri görülmeyen bir yücelik ve değer vermiş, “Cennet annelerin ayakları altındadır” O, göz nuru, gönül süruru yavrunuzdur. “Huzurun ana kaynağı, en sadık dostunuz eşinizdir” hükmünü ilan etmiştir.

                Kur’an’ı Kerimin tasvir ettiği yaratılış sahnesine göre önce erkek yaratılmış daha sonra ve aynı asıldan kadın yaratılmış ve böylece bütün insanlar bu çiften türemişlerdir. (Bakara 187) Bu tasvir; öz ve esas itibari ile kadın-erkek ayrımı yapmaktan ziyade böyle bir ayrımın olmadığını, asıl olanın insan olduğunu anlamaktadır. Tasvirde ikinci olarak vurgulanan husus ise erkek ve kadının birbirilerine hasımı ve rakibi değil, tam aksine bir bütünün parçaları oldukları ve birbirilerini tamamlayıp bütünledikleridir. Biri diğerine eş olmadan ve insanların türeme mekanizmasını oluşturmanın tabi gereği olan bu farklılık kesinlikle ontolojik ve değer itibariyle farklılık değildir.

                İnsanlar arasında erkek olmanın avantajlı olduğuna dair yaygın terakkinin Allah nezdinde bir öneminin olmadığı kesindir. Evet erkeklik ve kadınlık Allah’ın takdiri gereği olan bir şeydir. Yaratılış ve türeyiş bunun üzerine kurulduğu için bir kısım insanlar erkek, bir kısmının da kadın olması kaçınılmazdır. Yaratılış gereği, doğal farklılıkların etkisiyle mevcut toplumsal telakkilerin bir cinse üstünlük atfetmesi sebebi ile niye o cinsten olmadığımıza hayıflanmayalım. Bu Allah’ın taktiridir. Fakat yüce Allah karşısındaki konum Allah ile olan ilişkiler bakımında erkek-kadın farkı olmadığı gibi insani kazanımlar açısından da aralarında bir fark yoktur. Kemale yürümede fırsat eşitliği vardır. Ve “Herkesin kazandığı kendisinedir.” Kadın erkek farklılığı ve cinsel hakkındaki toplumsal telakkiler, Allah açısından bir değere sahip değildir.

                Kur’an-ın önerdiği hayat anlayışında temel öğe ve muhatap olarak insan alınmıştır. Bu bakımdan Kur’an da kadın erkek ayrımı yapılmadan çeşitlik hak ve sorumluluklardan, insan ilişkileri ile ilgili bir çok ilke ve kurallardan söz edilir. Bu yüzden İslam’da kadında kadın da, erkek de, çocuk da yetişkin ve yaşlı kimse de hiçbir cins, yaş ve statü farkı gözetilmeksizin benzeri bir ilgi ve öneme sahiptir.

Değerli okuyucularım;

                Konumuz olan kadının ve kız çocuklarının statüsü konusunda toplumda var olan probleme gelince bunun sebeplerini kanaatimce şöyle sıralaya biliriz.

  1. Eğitimsizlik, cehalet
  2. Yanlış inanışlar
  3. -Yoksulluk

                Problemin çözümüne baktığımız da ilk emri “OKU” olan bir dinin kadını ve eğitimi konusunda da koyduğu evrensel mesaj ise; İlim kadın-erkek ayrımı gözetmeksizin herkes için farz-ı ayındır. Nitekim bir muallim olarak gönderilen HZ. PEYGAMBERİN HAYATINA baktığımız da 23 yıllık PEYGAMBERLİK HAYATI insanları eğitmek ve doğru yola iletmek için mücadele içerisinde geçmiştir.

                Hicretten önce Mekke devri eziyet ve işkence devri olmasına rağmen HZ. PEYGAMBER (SAV.) eğitim ve öğretim faaliyetlerine devam ediyordu. Hicretle Medine’ye varır varmaz ilk yaptığı şey toplumu eğitmek üzere “Suffa” denilen eğitim kurumunu inşa etmektir. Öz olarak İslam dinin de eğitim-öğretim sevgili PEYGAMBERİMİZİN (SAV.) tabiri ile “Beşikten mezara kadar ve herkesi kuşatır.” Yani maddi ve manevi ilimleri kabiliyetimiz ölçüsünde erkek kadın demeden her yaşta ve her gurupta öğrenmek durumundayız. Toplumun refah ve mutluluğunu araştırmak, sosyal ve kültürel kalkınmayı sağlamak muasır medeniyette yarışan ülkelerini seviyesine hatta üstüne çıkmak, kaliteli ve çağdaş bir eğitimle mümkün olacağı açıktır.

                O halde ülkemizde özellikle İslam Dünyasında ana babaların sadece erkek evlatlarını okula gönderip, kızlarına aynı oranda önem vermeyip okutmamaları tamamen İslam dışı bir düşüncenin ürünüdür. Ve İslam’a asla mal edilemez. Netice olarak konunun çözümü ailenin ve toplum eğitiminden geçmektedir. Bu konu da görev sadece din adamlarımıza değil toplumun bütün kesimlerine düşmektedir. Özellikle kırsal kesimde görev yapan öğretmen ve köy imamlarının konuyu detaylı olarak anne ve babalara anlatmaları ve aydınlatmaları gerekmektedir.

                Ancak bu bir toplumsal sorun olduğu için bütün toplum olarak işbirliği içerisinde konun izale edilmesine çalışmalıyız.

                Herk konu da olduğu gibi elbirliği ile Devletimizin desteği alarak bunu da başaracağımıza inanıyorum.

Mustafa Baytar

Kartal Müftüsü