EYÜPSULTAN İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ
Müftülüğümüz, İslambey Mahallesi, Kalenderhane Cad. No:9 adresinde bulunmakta olup adreste Müftülük hizmet binası, toplantı salonu, kız Kur’an kursu ve 4-6 yaş din eğitimi sınıflan ile lojmanlar bulunmaktadır. • İmam Hatip : 122 • Müezzin Kayyım : 44 • Kur'an Kursu Öğreticisi : 100 • Vaiz ve İdari Personel : 43 • Kadrolu Toplam Personel Sayısı : 309 Ayrıca geçici, vekil, işkur çalışanı olmak üzere, İlçemizde toplam 329 kişi görev yapmaktadır.
A-DİN HİZMETLERİ
• 1- Camilerimiz ve Cami Hizmetleri;
A Grubu :1
B Grubu :1
C Grubu :51
D Grubu :70
E Grubu :1
Toplam : 124 camide, • 122 İmam Hatip ve 44 Müezzin Kayyım ile hizmet verilmektedir. • Bütün camilerimizde namaz ibadetinin dışında halkımızı itikat, ibadet, siyer ve ahlâk konularında bilgilendirmek, hurafelerden uzak tutmak, yüce dinimiz İslâm hakkında bizzat kaynağından doğru ve sağlıklı bir şekilde aydınlatmak ve güzel ahlakı tesis etmek amacıyla, başlatılan “Cami Dersleri” uygulaması devam ettirilmektedir.
1- Camilerimiz ve Cami Hizmetleri;
• Camilerimizde “Cami Hizmetlerinde Verimliliğin Artırılması Genelgesi” kapsamında Namaz vakitlerinden önce veya sonra, Kur’an-ı Kerim Meali, Hadis, Fıkıh dersleri yapılmaktadır.
• Dini ve milli bakımdan önemli gün ve gecelerde halkımızı doğru bilinçlendirmek amacıyla sohbet, konferans ve mevlit programları organize edilmekte, şehit ve gazilerimiz dua edilerek anılmakta ve hatimler okutulmaktadır. • Sohbet, Konferans ve Mevlit programları • Dini ve Milli gün/geceler • Düğün, Nişan, Taziye vb. merasimler
İnşaatı Devam Eden Camilerimiz 1-YEŞİLPINAR CAMİİ 2- SİLAHTAR ESENTEPE CAMİİ 3 -ŞÜKRÜ ÇIKRIKÇIOĞLU CAMİİ
PROJE AŞAMASINDAKİ CAMİLER :KARADOLAP CAMİİ
2- Vaaz ve İrşat Hizmetleri;
İlçe Müftüsü : 1 Erkek Vaiz : 6 Bayan Vaiz : 4 Din Hizmetleri Uzmanı : 1 Cami Görevlileri : 166 Kur’an Kursu Öğreticisi : 100 İle vaaz etme ehliyetine sahip emekli müftü, vaiz ve imam hatipler tarafından yürütülmektedir.
Cuma günlerinde, bayram günlerinde, ramazan ayında, dini gün ve gecelerde özel vaaz ve irşat faaliyetleri yapılmaktadır. • Darülacezeye yılın belli günlerinde bay ve bayan irşat ekiplerimiz gönderilmektedir. • Müftülüğümüze bağlı TDV öğrenci konukevlerinde, sohbet programları icra edilmektedir. • Okullarda, kültür merkezlerinde, Kuran kurslarımızda, özel vakıf ve derneklerde, çocuk sevgi evlerinde, kadın sığınma evlerinde, üniversite ve lise yurtlarında bay ve bayan vaizlerimiz tarafından irşat programları yapılmaktadır. • Ayrıca camilerimizde 3’ er aylık dönemler halinde, vaaz ve irşat programları tertip edilmektedir.
3- Kurban Hizmetleri • Cuma ve bayram vaazlarında kurban kesmenin önemi, kimlerin hangi hayvanlardan ve nasıl kurban kesecekleri, eti ve derisi hakkında bilgi verilmekte ve kurban kesim yerlerinde din görevlisi bulundurulmak suretiyle tekbir ve dua hizmetleri ifa edilmektedir. • 2021 yılında 5 Satış ve 47 Kurban Kesim yeri belirlenmiştir. • 2021 yılında 1200 yurtdışı, 307 yurt içi olmak üzere 1507 adet vekaletle kurban bağışı alınmıştır.
4- Hac ve Umre Hizmetleri
• İlçemizden hacca gitmek üzere kayıt yaptıran hacı adaylarının önkayıt işlemleri ve umreye gitmek üzere kayıt yaptıran adaylarının her türlü kayıt işlemleri ve eğitimleri ifa edilmekte olup, Umre işlemleri de yıl boyu devam etmektedir.
• Pandemi nedeniyle 2020 ve 2021 yılında hac ve umre işlemleri tehir edilmiştir.
• 2019-2020 döneminde 179 vatandaşımız, Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığı ile umreye gitmiştir.
5- İhtida İşlemleri
• İlgili Yasa ve Yönetmelik gereğince, Müftülüğümüze müracaat ederek kendi isteğiyle İslam Dinine girmek isteyen yerli ve yabancı uyruklu kişilerin ihtida işlemleri yapılmakta ve bu kişilere “İhtida Belgesi” verilmektedir.
• 2021 yılında 5 kişiye ihtida işlemi yapılmıştır.
6- Nikah İşlemleri
• İl ve ilçe müftülerine evlendirme yetkisi veren mevzuat gereğince İlçemiz Müftülüğünde; • 2021 yılında 33 nikah işlemi yapılmıştır.
B-EĞİTİM FAALİYETLERİ
• 1- Kur’an Kursu Hizmetleri • İlçemiz Müftülüğüne bağlı Kuran Kurslarımızda; 12 Erkek K. K. Öğreticisi, 63 Bayan K. K. Öğreticisi, 25 Sözleşmeli K. K. Öğreticisi, 14 geçici Kur’an Kursu Öğreticisi olmak üzere toplam 114 kişi hizmet vermektedir. • İlçemiz Müftülüğüne bağlı; A, B grubu (1 kız-4 erkek) 5, C grubu 27 olmak üzere toplam 32 Kur’an kursu bulunmaktadır. Bu kurslarımızda 547 erkek, 1211 kız öğrenci olmak üzere 1758 öğrenci eğitim görmektedir. • İlçemiz Müftülüğüne bağlı Kur’an kurslarımızda 498, 4-6 yaş öğrenci eğitim görmektedir. Önümüzdeki yıl açılacak yeni kurslarla sayının 850 – 900’e çıkarılması planlanmaktadır.
2- Hizmet İçi Eğitim Faaliyetleri •
2021 Yılı itibari ile Kur’an-ı Kerimi Güzel Okuma ve ezanı güzel okuma kursları düzenlenmiştir. • Her eğitim öğretim yılı başında Kuran kursu öğreticilerimize ve cami görevlilerimize eğitim öğretim programlarına yönelik Hizmet İçi Eğitim Seminerleri düzenlenmektedir. • 2021 yılı Ekim, Kasım, Aralık ayların arasında Talim ve Tashih-i Huruf Kursu açılmıştır. 25 Kursiyer katılmıştır. • CBİKO, Afet Acil Eylem Kursu, Yeşilay Eğitim Kursu ve Çevrim İçi seminerler düzenlenmiştir.
C- SOSYAL HİZMETLER
1- Aile İrşat ve Rehberlik Bürosu • Her gün 1 erkek ve 1 bayan vaizimiz Müftülüğümüzde Alo 190 Fetva Hattı nöbeti tutmaktadır. • Ayrıca Eyüpsultan Camii Avlusu içerisinde dini danışma odası bulunmakta ve bir erkek vaiz burada nöbet tutmaktadır. • Müftülüğümüze başvuran ailelere, rehberlik hizmeti verilmektedir. • Nişanlı ve yeni evli çiftlere Evliliğe İlk Adım ve Temel Aile Bilinci Eğitimi verilmektedir. • Kur’an kurslarımızda eğitim gören öğrencilerimize “mahremiyet” eğitimi verilmektedir. • Engelli çocuğu olan personelimize moral ve motivasyon olması amacıyla ziyaretler gerçekleştirilmektedir.
2-Diyanet Vakfı Öğrenci Evi İlçemizde 1 erkek, 4 kız olmak üzere 5 öğrenci evi bulunmaktadır. 26 Öğrenci bu yerlerde barınmaktadır. Bu evlere Müftülüğümüz görevlileri tarafından 15 günde 1 program yapılmaktadır.
İlçemizdeki Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne bağlı çocuk evinde vaizlerimiz ve cami ve Kur’an kursu öğreticilerimiz tarafından Değerler Eğitimi dersleri yapılmaktadır. • Şehit yakını, gazi, engelli, yetim, yaşlı ve hasta aileler evlerinde ziyaret edilerek manevi destek verilmektedir
3- Eyüpsultan Diyanet Gençlik Koordinatörlüğü Faaliyetleri •
İlçe Müftülüğümüzde “Cami Gençlik Merkezleri” kurulmuştur. • Her cami kendi gençlik merkezini oluşturup bünyesinde faaliyetlerini sürdürmektedir. • Cami Gençlik Merkezlerimiz, kendi bünyesinde sosyal aktiviteler organize etmektedir. Yine her Cami Gençlik ayrıca sportif aktiviteler (futbol, voleybol, basketbol, masa tenisi vb. turnuvalar) düzenlemektedir. • Her caminin gençlik merkezi yönetimi cami görevlisinin rehberliğinde gençlerden oluşmaktadır. • Eyüpsultan Müftülüğünde düzenli olarak gençlik ar-ge çalışması yapılmaktadır. • Gençlik komisyonunun STK’larla aylık istişare toplantıları yapılmaktadır. • Farklı İlçelerden gelen gençlerle Gençlik merkezinde kitap okunup kritikleri yapılmaktadır. • KYK’ da bulunan manevi rehberimizin vasıtası ile yurtlarda üniversite gençliğine yönelik programlar yapılmaktadır.
Yatılı Kur’an Kurslarında kalan öğrencilere manevi rehberlik desteği sağlamaktadır, • Üniversite gençleri cami görevlileri ile buluşturularak, Diyanet ve görevliler hakkında gençler bilgilendirilmiştir. • Gençlik Merkezinde Peygamberimiz ve gençlik konusunda kitaplar okuyup gruplar halinde tahliller yapılmıştır. • Gençlere alanları ile ilgili rehberlik yapabilecek uzman kişilerce programlar ve söyleşiler düzenlenmiştir. • Eyüpsultan Camiinin tarihi ve mimari özellikleri rehber eşliğinde gençlere tanıtılmıştır. • Gençlik merkezinde, din görevlileri ve gençleri aktif hale getirip kaynaştırmak üzere tefsir, hadis fıkıh, hüsn-ü hat, diksiyon, protokol adabı, ney vs gibi dersler yapılmaktadır.
4-Bağımlılıkla Mücadele Koordinatörlüğü Faaliyetleri
Gerçekleşen ve Devam Eden Faaliyetler:
• Bağımlılık ile ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde bulunulmaktadır. • Madde bağımlılarının tedavi olma taleplerini din görevlileri aracılığıyla ilgili kurum ve kuruluşlara yönlendirilmektedir. • Bağımlılıktan kurtulan kimselerin sosyal uyumuna katkıda bulunması kapsamında belediye ve işkur gibi kuruluşlarla işbirliği yapılmaktadır. • Gençlere yönelik, koruyucu / önleyici hizmetler (eğitim, gezi ve sportif aktiviteler...) ile ailelere yönelik danışmanlık (manevi rehberlik, manevi destek) hizmetleri verilmektedir. • Bağımlılara yönelik, tedaviye ikna ile tedavi sürecinde kendisine ve ailesine maddi / manevi rehberlik, destek ve ilgili kurumlarla koordinasyonu sağlanmaktadır.
Bağımlılıkla mücadele alanında yapılan diğer hizmetler: İlçemiz Hz. Kaab Camiinde bağımlılıkla mücadele kapsamında, cami müştemilatında barınma yeri bulunmaktadır. Ulusal kanallara konu olan faaliyetler yürütülmektedir.
6-Sosyal Yardım Faaliyetleri
• Personelimizin üniversitede okuyan çocuklarına yardım yapılmaktadır. • Müftülüğümüze müracaat edip yardım yapılması uygun görülen vatandaşlarımıza, Okullarda eğitim gören öğrencilerimize burslar verilmektedir. • İlçemizde TDV Kadın Gönüllülerinin de içinde yer aldığı yıl boyu yardım faaliyetler düzenlenmektedir.
TDV Eyüpsultan Şubesince Yürütülen Kampanyalar
2021 Yılı Genel Merkez Kampanyalarına; • Su Kuyusu kampanyasına 52.450,00 TL • Afrika Kampanyasına, Filistin, Yangın, Hediyem Kuran Olsun, Yetim, Arakan, Yemen Kampanyalarına 13.700,00 TL • TOPLAM 66.150,00 TL. destek verilmiştir.
2021 Yılı TDV Şube Faaliyetleri Kapsamında;
Suriye-Afrin bölgesinde açmış olduğumuz Cennet Tomurcukları 4-6 Yaş Kuran Kursu’na her ay 40.000,00 TL olmak üzere 3 aylık toplam 120.000,00 TL hali hazır durumdadır.
Müftülüğümüze bağlı Camilerin bakım, onarım, inşaat vb. giderleri için 800.000,00 TL,
Müftülüğümüze bağlı Kuran Kurslarının bakım, onarım, inşaat, tefrişat vb. giderleri için 800.000,00 TL,
İhtiyaç sahibi 500 aileye 150,00 TL değerinde Alışveriş kartı 75.000,00, TL,
İhtiyaç sahibi 50 kişiye nakdi 25.000,00 TL,
İlçemizdeki yetimlere 20.000,00 TL değerinde ayni yardım,
İhtiyaç sahibi ailelere 25.000,00 TL değerinde ayni yardım,
İhtiyaç sahibi 300 aileye hijyen paketi ayni yardımı,
Üniversitede okuyan 52 öğrenciye 70.000,00 TL,
Kardeş şehir Mali Bomako’ya 4560,00 euro,
Öğrenci evlerinde kalan 25 kız 2 erkek öğrenciye yıllık barınma – burs yardımı 50,000,00 TL
TOPLAM 2.055.000,00 TL yardım yapılmıştır.
ÖNERİ VE TEKLİFLERİMİZ
1- 4-6 Yaş Din Eğitimi Sınıfları öğrenci kayıt tarihlerinin Milli Eğitimin ana okulu kayıtları dikkate alınarak belirlenmesi,
2- Cami dernekleri konusu,
3- Müftülük Hizmetlerinde uygulama birliği olması açısından belirli konularda Başkanlığımız tarafından hizmet içi eğitimler verilmesi Örnek: Müştemilat iş ve işlemleri 4 mülkiyeti vakıflar bölge müdürlüğüne ait cami müştemilatında bulunan Kur’an kurslarının bedelsiz olarak müftülüğümüze tahsisi, müştemilatta bulunan lojmanların Müftülüğümüze yada TDV Eyüpsultan şubesine tahsis edilmesine,
İLÇEMİZİN TARİHİ
1) Bizans Döneminde Eyüp
M.S. 395'te Doğu Roma İmparatorluğu'nun başkenti ilan edilen Konstantinapolis 5. yüzyılda nüfusu ve üstlendiği roller nedeniyle önemli bir kent olmuştur. Bu dönemde birinci kuşak surlar (Septimus - Severus Surları) aşılmış, kent batıda yayılarak Theodosios Surları'na dayanmıştır. Bu gelişim sürecinde kentin eski çekirdeğinden kara surlarının önemli giriş kapılarına yönelen iki ana eksen (Meşe Yolu) ortaya çıkmıştır. Bunlardan Marmara Denizi kıyılarına paralel olan Zafer Yolu 6. yüzyılda Akdeniz Havzası'nın başkenti olan İstanbul'da imparatorun kente girdiği anıtsal tören kapısını da içeren önemli ve simgesel bir arterdir. Kuzeyden, İstanbul'un ilginç topografyasını oluşturan tepeleri birleştirerek sur dışına çıkan aks ise, Eyüp'ün bu eski dünya kenti ile ilişkilerini açıklayabilmek bakımından, bu bahiste daha da önem kazanmaktadır.
6. ve 7. yüzyıllar Konstantinapolis'in Haliç'in kuzeyindeki Sycae ticaret kolonisi ve sur dışı ile ilişkiler geliştirmeye başladığı dönemdir. Ayvansaray'da surların hemen dışında 6. yüzyılda Justinianos zamanında Meryem'e ithaf edilen büyük kilise yapılmıştır. Aynı dönemde Eyüp'te Aziz Kosmos ve Damianos adlarına adanmış bir manastır mevcuttur. Kydaro (bugünkü Alibey) ve Barbyzes ( bugünkü Kağıthane ) derelerinin Haliç'e döküldükleri yerin batısında bugünkü Eyüp'ün kurulduğu arazinin dik bir yamaç halinde suya indiği yerde II. Theodosios zamanında kurulan manastırdan ve çevrenin görünümünden dolayı buraya Kosmidion (Yeşil) denilmiştir. Yerleşme bu ziyaretgah çevresinde oluşmuştur. Kuruluşu İ.S. 5. yüzyıl ortalarına uzanan yerleşme, çevredeki dini yapılar nedeniyle, kutsal bir şifa merkezi olarak tanınmıştır. Bu dönemde Eyüp'ün bulunduğu alan, Haliç'in diğer sahilleri gibi, zengin ve yoğun bir bitki örtüsüyle kaplı olduğundan ve civardaki ormanlarda av hayvanları yaşadığından imparatorlar tarafından av sahası ve sayfiye yeri olarak da kullanılmıştır.
2) Osmanlı Döneminde Eyüp
15. ve 16. Yüzyıllar
Osmanlı kentleri, eski Yunan ve Roma kentleri gibi, planlı olarak gelişen ve ibadet, yönetim, ticaret mekanlarını içeren bir çekirdek çevresinde oluşmuştur. 1453 yılında Osmanlı topraklarına katılan İstanbul, imparatorluğun genişleyen toprakları ve Osmanlı Devleti'nin uyguladığı iskan politikaları koşutunda, Bizans'ın son dönemlerinde yitirdiği canlılığına kavuşmuştur. İstanbul bu dönemde devletin gücünü simgeleyen ve imparatorluğun tüm yükünü çekebilecek bir dünya kenti olabilmesi için örgütlenmiştir.
Bu örgütlenme başkentteki yönetim, hizmet üretimi (zanaat ürünleri üretim ve dağıtımı) ile savaş ekonomisi ürünleri üretimi (tophane, baruthane, tersane, vb.) tesisleri ile hem Suriçi'nde hem de Haliç'in iki yakasında fizik mekana yansımıştır: Saray, Bedesten ve çevresinde Kapalıçarşı, Haliç'teki liman çevresinde kapanlar ile Haliç'in kuzeyinde Galata komşuluğunda Tophane ve Kasımpaşa'da tersane gibi ilk sanayi tesisleri bu dönemde ortaya çıkmıştır. Bu yönetimsel ve ekonomik örgütlenmede rol alan nüfus Suriçi'nde ve söz konusu tesislerin yakın çevresinde iskan edilmiştir. Bu yerleşmenin dışa vurumu ise özellikle Bizans kentinin Ayasofya'nın konumlandığı odağından başlayıp, kuzeybatıya yönelen kutsal aks üzerinde kurulan Sultan camileri ve külliyelerdir.
Bu çerçevede Eyüp'ün rolü fetih sırasında Hz. Muhammed'in sahabelerinden Ebu Eyyub'a (Eyüp Sultan) ait olduğuna inanılan mezarın bulunmasıyla başlar. Bu mezar üzerine Fatih tarafından yaptırılan türbenin, yanında İstanbul'un ilk sultan camii ve külliyesi (medrese, kütüphane, imaret, çifte hamam) inşa edilmiştir. Bu külliye bugünkü Eyüp yerleşmesinin çekirdeğini oluşturmuş, çevresinde Bursa'dan gelen göçmenlerin ve Yörüklerin iskanı ile yerleşme gelişmiş ve İstanbul'un kalabalık nüfusunun besin ihtiyacının karşılanmasında burada yer alan tarım alanları ve meralardan yararlanılmıştır.
Kuşatma sırasında İstanbul çevresinde Boğaziçi'nin Rumeli kıyılarından Karadeniz ve Eyüp çevresine kadar uzanan bölgede 160 kadar köy nüfusunu kaybetmiş olduğundan ve o zamanki koşullarda bu köylerdeki üretim, kentin beslenmesi bakımından, önem taşıdığından bu köylerin nüfuslandırılması önemli bir politikadır.
Eyüp'ün Eyüp Sultan ile başlayan manevi sembolizmi Osmanlı İmparatorluğu'nun sultanlarının halife olarak İslam dünyasının dini temsilcisi sıfatına erişmesi, bunun gereği olarak Hz. Peygamber'e ait kutsal emanetlerin de Eyüp'e taşınması ile yükselecektir. Bu dönemde Eyüp, Mekke, Medine ve Kudüs'ten sonra en kutsal 4. İslam ziyaretgahı haline gelecek, tarikatlara ait tekkeleri, ileri gelen bilgin ve saray mensubuna ait türbeler ve kabristanlarla büyüyecektir. Bu nedenlerle, Eyüp'ün Osmanlı İmparatorluğu'nun gelişme dönemindeki rollerinden biri de devletin halkla ilişkiye geçtiği ideolojik ve simgesel tahta oturma (cülus), bağlılık yemini (biat), kılıç kuşanma törenlerinde, sünnet, doğum ve zafer kutlamalarında odak olmasıdır. Tören, Eyüp ve Saray arasında Kutsal Aks ve Haliç üzerinde yapılır. Bu işlev Kutsal Aks üzerinde külliyeler çevresindeki mahallelerin ve Haliç üzerinde dinlenme işlevinin gelişmesini olduğu kadar Eyüp yerleşmesinin gelişmesini de etkilemiştir. Eyüp dinsel ve dinlenme amaçlı ziyaret ve konaklama mekanı, buna dayalı imalat ve ticaret (seramik, çanak-çömlek, oyuncak atölyeleri) işlevleri ile İstanbul'un Haliç çevresindeki mekansal yapılanmasında bir son nokta olmuştur. Fatih'in daha İstanbul'un Osmanlı - Türk Dönemi'nde kuruluş aşamasında, İstanbul'un hasları ve kadılıklarını tayin ederken İstanbul (Suriçi) ve Galata'nın yanına Eyüp'ü de katması bu yönlerin gözetilmesi sonucu olsa gerektir.
Nitekim Kanuni Sultan Süleyman döneminde Kırkçeşme su yollarının yapılması gibi önemli imar etkinlikleri sonucu Eyüp'ün, Galata dışında, Kasımpaşa ile birlikte en yoğun surdışı yerleşmelerinden olduğu bu konuda yazılanlardan anlaşılmaktadır.
17. ve 18. Yüzyıllar
16. yüzyılın sonuna kadar reayanın toprağını terk etme yasağının uygulanması ile nüfus artışı denetlenen İstanbul, bu dönemde Anadolu'da görülen isyan dalgası ve benzeri karışıklıklar nedeniyle önemli ölçüde göçe uğramıştır. 17. yüzyıl boyunca Anadolu'daki, 18. yüzyılda Rumeli'deki huzursuzluk ve aynı dönemde Avrupa ve Kırım'da toprak kayıplarının başlaması bu göçü artırmış ve konut alanlarının yoğunlaşmasına neden olmuştur.
Nüfusun yoğun olduğu mahalleler Haliç boyunca yer almıştır. Bunlar çoğunlukla Beyazıt-Edirnekapı hattının kuzeyinde Rumlar ve Museviler'in yerleştiği mahalleler ile aynı hattın güneyinde tüccarlar ve ilmiye sınıfı mensuplarının bulunduğu mahalleler, Hipodrom ile Aksaray - Yenikapı arasında orta halli ailelerin, esnaf ve zanaatkarların yerleştiği mahalleler ve Samatya - Yedikule arasında mülkiye sınıfının, Ermeni ve Musevilerin yerleştiği, sakinlerinin etnik ya da dinsel kökenlerine göre farklılaşan mahallelerdir.
Anadolu'dan göçenler dış mahallelere, kara surları yakınına, kentin henüz yerleşilmemiş bölgelerine yerleşmiş, vakıf kuruluşlarının yardımıyla yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Bu olgulardan Eyüp'ün etkilenmesi 18. yüzyılda Anadolu'dan kopup gelen bekar erkeklerin, yeniçerilikten ayrılmış olanların ve hatta ailelerin İstanbul'u doldurması ile ilgilidir. Bu olgu geçimini tanımlı ve yasal yollardan sağlamayan ‘marjinal'lerin kentteki sayısını artırmış, bu nedenle iş bölgelerinde bekarların yaşadığı geniş sefalet yuvalarının, Eyüp, Kasımpaşa ve Üsküdar'da ise gecekondulaşmanın ilk işaretleri görülmeye başlanmıştır. Suriçi'ndeki semtlerin önemli bölümünü yok eden yangınlar sonucu sakinlerin surdışında yer seçmesinin de bunda rolü olmalıdır.
Bilindiği gibi 1718-1730 yılları tarihimizde Lale Devri olarak nitelenir. Bu dönem yapılarının çoğunluğu kent merkezinin dışında, Kağıthane ya da Boğaziçi'ndedir. Kültürel etkinliklerin yoğunlaştığı bu dönemde, kentin dışa doğru büyümesinin de etkisiyle, Haliç'in sonlandığı yerde Kağıthane ve Eyüp mesireleri ve bunların kıyıda sonlandığı sahil saraylarıyla ün yapmıştır.
Bu dönemde Eyüp Haliç boyunca güneye doğru, bugün Haliç ile Eyüp Sultan arasında yer alan bölgede, genişlemiştir. Eyüp Sultan Camii Mahallesi'nin güneyinde Haliç boyunca yapılan Cezri Kasım Paşa ve Zal Mahmut Paşa camilerinin etrafında mahalleler oluşmuştur. Kıyıda Yavedud, Zal Paşa, Defterdar, Eyüp ve Hoca Efendi iskelelerinin varlığı bölgenin o zaman yoğun bir nüfusa sahip olduğunun göstermektedir. 1630'larda Evliya Çelebi, Haliç üzerinde Defterdar Camii'ne kadar olan bölgeyi tasvir ile düzlükteki Çömlekçiler Mahallesi'nde bağlı - bahçeli kat kat hoş manzaralı 1000 kadar evden, birçok konak ve bostanın varlığından söz etmiştir. Evliya'ya göre bu mahallede üç yüz dükkanlı çarşıdan başka iki yüz elli çanak çömlekçi dükkanı vardır. Evliya Çelebi ve Kömürcüyan'ın verdikleri bilgiye göre, çömlek fırınları ve atölyelerinde çanak-çömlek, testi, tabak, yağ, bal, şarap ve su kapları, her türlü oyuncak imalatı söz konusudur. Kömürcüyan, Eyüp'ü tasvir ederken, bahçe ve bostanları, şehzade ve sultan hanımlarına ait konakları, saraya kar sağlayan kar kuyularını özellikle belirtmiştir.
3) Cumhuriyet Döneminde Eyüp
19. Yüzyılda ve Cumhuriyetin İlk Döneminde Eyüp
18. yüzyılda başlayan yenileşme hareketleri ve 1834 Tanzimat Fermanı bilimde, sanatta ilerleyen, sömürgeleşme ve sanayileşme ile zenginleşen ve bunu tüm dünyada hissettiren Batının etkilerinin Osmanlı ülkesinde de yaşanmaya başlanması İstanbul'un biçimlenmesini de önemli ölçüde yönlendirmiştir.
Sarayın yönetim işlevinin surdışında Beşiktaş sırtlarında, Yıldız'da ve Beşiktaş sahilinde yerleşmesi birçok işlev alanının yer seçiminde ve kentin parçaları arasında kurulan ilişkiler sisteminde en önemli paya sahiptir. Galata-Pera'nın Suriçi'ne köprülerle bağlanması, Pera'da gayrimüslim ülkelerin elçiliklerinin çevresinde yeni bir merkez gelişmesi, prestij konut bölgelerinin Beyoğlu'na ve Boğaz kıyılarına yönelmesi bu etkilenme içinde sayılabilir. Yeni ekonomik eylemlerde rol alan gayrimüslim nüfusun Haliç'in kuzeyine taşınması, Beyoğlu'nda batılı anlamda bir eğlence merkezinin ortaya çıkması, Anadolu yakası'nda kıyıda ve Avrupa Yakası'nda Eyüp'ün batısında yapılanan modern askeri kışlalar, Boğaziçi köylerinde ve Marmara kıyılarında gelişen sayfiye yerleri ile Sirkeci İstasyonu ve Haydarpaşa Gar-Liman tesisleri yayılan kentin farklı işlev alanlarının belirginleşmesini getirmiş, aynı zamanda bu farklı işlev alanları arasında araçlı ulaşım sistemleri ve ulaşım hatlarının kurulmasına gereksinme doğmuştur.
Haliç'in ve Boğaz'ın iki yakası arasında kurulan deniz yolu ile kitle taşımacılığı, Suriçi'nde, Beyoğlu'nda ve Kadıköy - Üsküdar'da tramvay ve Beyoğlu Yakası'nda tünel ile Marmara kıyılarına koşut geçirilen demiryolu hatları bu dönemde hizmete girmiştir. Tekerlekli araçlarla ulaşım, mekanı biçimlendirme açısından önceden oluşmuş kent kesimlerinde de etkili olmuş, yanan kent kesimleri geleneksel dokudan çok farklı yol ve mülkiyet dokusu arz eden ızgara sistemle ‘planlanmış' ve kagir binalarla yeniden yapılanmıştır.
İstanbulluların 19. yüzyıldaki yaşamı üzerine yayımlanan ayrıntılı tasvirlerden İstanbul'dan Eyüp'e gitmek için en kısa yolun Ayvansaray kapısında başladığı, bu yol üzerinde bir sıra mezarlık ve civardaki çiçek bahçelerinde yetiştirilen çiçeklerin satıldığı Gül Pazarı ile karşılaşıldığı, daha sonra dikkati çeken ilk yapının Şah Sultan Türbesi olduğu, onun hemen karşısında Esma Sultan'ın Metruk Sarayı'nın yer aldığı, daha ilerde büyük ulema şeyh ve devlet ricalinin yattığı bakımsız, yarı harap bir çok mezarın bulunduğu anlaşılmaktadır.
1880'de Fransız Pierre Lotti adına Haliç ve çevresinin manzarasına bakan bir tepede kurulan kahve Eyüp'ün yabancılar tarafından tanınması ve ziyaret edilmesinde farklı bir yer edinmiştir.
Bu dönemde Eyüp ile ilgili asıl gelişme yakın çevresinde ortaya çıkmıştır. Sultan II. Mahmut'un orduyu yenileme çalışmaları sırasında kurulan Rami Kışlası (1829) ile Balkan Savaşları nedeniyle buradan gelen göçmenlerin yerleştiği Taşlıtarla, sonraki gelişmelerin ilgi merkezlerini oluşturmuştur. Sirkeci'ye demiryolunun getirilmesi, Silahtarağa'da ülkenin ilk enerji santralinin kurulması, Haliç'te Feshane, İplikhane, Defderdar Yünlü Fabrikası ve diğer sanayi ve depolama yapılarının yoğunlaşması Kasımpaşa, Hasköy ve Eyüp'te sanayi çalışanlarının yerleşme dokusunu ortaya çıkarmıştır. Cumhuriyetin ilk dönemindeki kentlerin planlanması çalışmalarında İstanbul için farklı ülkelerden Batılı uzmanlar plan ve öneriler geliştirmiş, ancak hepsi de Haliç'i bir sanayi alanı olarak görmüşlerdir. Bunlardan geniş ölçüde uygulanan Prost Planı (1936) ile Haliç kıyılarında ve 1950'li yıllarda Topkapı'da sanayi bölgelerinin tesisi, bunun yanı sıra 1940'lı yıllarda Rami yöresinde ızgara sistemle oluşturulmuş yeni yerleşme alanına Balkan göçmenlerinin yerleştirilmesiyle Eyüp yerleşmesi, sanayi ile iç içe girerek, Haliç kıyısı boyunca kuzeybatıya doğru büyümüştür. Güvenlik nedeniyle kutsal emanetlerin de Topkapı Sarayı'na nakledildiği bu dönemde Eyüp artık bir ziyaretgah, seyir ve mesire yeri değil, imalathaneler, işçi mahalleleri, orta sınıf konutları ve mezarlıklardan oluşan kenar semttir.
1950 Sonrasında Eyüp
1950'li yıllara değin dinsel kimliğin öne çıktığı bir su kenarı yerleşmesi olan Eyüp 1950'lerden sonra hızlı bir dönüşüm sürecine girmiştir. Bu döneme kadar bir su yolu (kentin ana bulvarlarından biri) üzerinde yalıları, sarayları, orman alanları ve mesire yerleriyle Osmanlı toplumunun yaşam alanı olarak dikkati çeken Eyüp ve Haliç kıyısı 1950'li yıllardan itibaren İstanbul'un gelişim sürecine paralel olarak değişmeye, dönüşüm geçirmeye başlamıştır. Bu dönem tüm İstanbul için olduğu kadar, Haliç kıyısı için de önemli bir kırılma noktasıdır. Haliç kıyısı ve Eyüp için antik çağdan bu yana devamlılığını sürdüren kimlikler bu noktada önemini yitirmiş ya da geri plana düşmüş, mekan başka dinamiklerin etkileri ile biçimlenmeye başlamıştır. 1950 sonrasında Eyüp ve yakın çevresini etkileyen dinamikler incelendiğinde 1950-80 arası ve 1980 sonrası olmak üzere iki dönem belirmektedir.
1950 - 1980 Döneminde Eyüp
1950'li yıllardan 1980'lerin sonuna kadar İstanbul'un gelişiminde sanayi alanları temel belirleyici işlev olmuştur; konut alanları sanayi alanlarının yer seçim kararlarına bağımlı olarak gelişmiştir. 1950 yıllarında Kartal, Bomonti ve Kağıthane bölgelerinde sanayi kuruluşları yer seçmiştir. Aynı şekilde Gaziosmanpaşa, Bakırköy, Zeytinburnu, İstinye, Paşabahçe ve Beykoz'da da çok sayıda sanayi kolu üretime başlamıştır. 1950'lerin ortasında İstanbul, banliyö demiryolu hattının da etkisiyle, Marmara Denizi kıyılarına koşut olarak batıda Yeşilköy, doğuda Bostancı'ya uzanan bir alana yayılmış, kuzeyde Levent'e ilerlemiştir. Bu yayılmada iki farklı konut üretimi öne çıkmaktadır. Birincisi gecekondulaşmadır. 1940'lı yıllarda yeni yeni ekonomik politikalar sonucunda başlayan göç olgusu 1950'lerden itibaren İstanbul'un gelişiminde temel olgu haline gelmiştir. Sanayileşmeye bağlı bu ilk göç dalgası ile gelenler, Haliç ve sur dışındaki sanayi kuruluşları çevresinde yerleşmişler, Zeytinburnu, Kağıthane, Taşlıtarla ve Maltepe bölgeleri ilk gecekondu alanları olmuştur. İkinci konut üretim biçimi ise apartmanlaşmadır. 1954 yılında tapu yasasında yapılan bir değişiklikle kat mülkiyetine olanak sağlanması bu süreci hızlandırmıştır.
İstanbul kentsel mekanının biçimlenmesindeki bir diğer etken ise kentte gerçekleştirilen ana arterlerdir. 1956 yılında dönemin başbakanı Adnan Menderes'in siyasal amaçlı olarak gerçekleştirdiği imar operasyonları ile meydanlar ve yollar genişletilmiş, o zamana kadar görülmedik genişlikte yollar kısa sürede gerçekleştirilmiştir.
1960'larda Yakacık, Tuzla, Çayırova, Gebze sanayi eksenine, Kartal - Maltepe sanayi alanları eklenmiştir. Zeytinburnu ve Bakırköy arasını doldurmuş olan sanayi alanları bir yandan Sefaköy, Halkalı, Firuzköy'e, diğer yönden Eyüp, Rami, Gaziosmanpaşa bölgesinden kuzeye kayarak Küçükköy, Alibeyköy ve Kağıthaneye ulaşmıştır. Bu dönemde özellikle sanayileşmenin artmasının bir sonucu olarak ekonomi gelişmiştir. 1966 yılında İstanbul Sanayi Nazım Planı yapılmış, İstinye ve Haliç kıyılarındaki sanayi alanlarındaki gelişme dondurulmuştur. Sanayi planı dışında Doğu Yakası'nda Kartal ve Maltepe, Batı Yakası'nda Levent çevresinde yeni sanayi bölgeleri oluşmuştur.
1970 yılından sonra Batı Yakası'nda Bakırköy, Sefaköy, Halkalı, Firuzköy, Avcılar, Eyüp, Rami, Alibeyköy, Gaziosmanpaşa, Küçükköy, Bomonti, Kağıthane, Doğu Yakası'nda Maltepe, Yakacık, Kartal, Tuzla, Çayırova, Gebze ile Ümraniye ve Şile dönemin başlıca sanayi bölgeleri olmuştur. 1970'li yıllara kadar Eminönü, Beyoğlu, Taksim, Şişli bölgelerinde süregelen merkez fonksiyonları 1970'li yıllardan itibaren Mecidiyeköy'e ve bir sonraki aşamada Zincirlikuyu'ya ilerlemiştir. Karaköy -Beşiktaş ve Şişli - Zincirlikuyu arasında gelişen bu iş bölgesinde genelde hizmet sektörü faaliyetleri yer almıştır. Yine bu dönemde Bakırköy, Bayrampaşa, Fatih ve Gaziosmanpaşa semtlerinde merkezi iş alanı işlevleri görülmeye başlanmıştır.
1950'lerden sonra uygulanan karayoluna dayalı ulaşım politikaları kentin fiziksel gelişimini etkileyen bir diğer faktör olmuştur. 1960'lı yıllarda yapılan E-5 Karayolu ve 1973 yılında hizmete giren I. Boğaz Köprüsü ve çevre yolları, gerek sanayi ve merkez işlevlerinin gerekse konut alanlarının yer seçiminde belirleyici olmuş, kent makroformunun biçimlenmesini yönlendirmiştir. Bu dönemde İstanbul Metropoliten Alanı, E-5 karayolu boyunca, batıda Silivri'ye, doğuda Gebze'ye dayanmıştır.
Eyüp'ün bu olaylardan etkilenmesi araştırıldığında; 1957'de Başbakan Menderes'in, Prost'un planlarından hareketle yol açma girişimleri bağlamında, Rami Kışla Caddesi kuvvetli bir bağlantı yolu haline getirilerek Yeni Yol diye adlandırılan bir bulvar ile Eyüp Sultan Camii'ne bağlanmıştır. Tarihi merkeze saplanan bu bulvarın (Eyüp Bulvarı) açılması işlemi Cami-i Kebir Caddesi üzerindeki dükkanların yıkılması, Oyuncakçılar Çarşısı'nın ortadan kalkması … gibi doku farklılaşmalarına neden olmuştur. İstanbul Belediyesi tarafından Piccinato'ya hazırlatılan 1/10.000 ölçekli Geçiş Devri Nazım Planı'nda Ayvansaray - Defterdar arasında yer alan III. Haliç Köprüsü ve çevre yolu bağlantısı da 1960 sonrasında, Boğaz Köprüsü'nün yapımı sırasında, gerçekleştirilmiştir.
1954 Kat Mülkiyeti Yasası ile 1974 İstanbul Kat Nizamları Düzenlemesi yukarıda açıklanan nedenlerle yoğun konut talebine maruz kalan Eyüp'te de yükleniciler eliyle yık-yap-sat sürecinin işlemesine ve parçacı yaklaşımlara yol açmıştır. Diğer yandan sanayinin yoğunlaşması ile artan kaçak yapılaşma boş alanlarda yayılarak eski dokuyu sarmıştır. Tüm bunlar yoğunluğun artmasına, yolların genişletilmesi uygulamaları ile birlikte geleneksel dokunun tahrip olmasına yol açmıştır. Bu süreç sonunda Eyüp'teki çiçek yetiştirme alanları da, Alibeyköy'deki sebze bahçeleri ve meralar da ortadan kalkmıştır.
1980 Sonrasında Eyüp
1980'li yıllar İstanbul Metropoliten Alanı için İmar ve İskan Bakanlığı'na bağlı olarak çalışan İstanbul Nazım Plan Bürosu'nca hazırlanan, ancak gerek hazırlandığı süre içinde büyük kentte değişen koşullar gerekse 1983 yılında çıkarılan imar afları ile etkisiz kalan, ilk 1/50.000 ölçekli nazım planın onaylandığı, 3194 sayılı imar yasasının çıkarıldığı, sanayinin kent dışına çıkarılması ile ilgili uygulamaların başladığı, metropoliten alana bağlı olarak organize sanayi sitelerinin kurulduğu, 2. kuşak plansız konut alanlarının bunları izlediği, metropoliten alanın Boğaziçi Köprüsü çevre yolları ve daha sonra Fatih Köprüsü ve bağlantı yolları çevresinde Kuzey Bandı'nda (orman, havza, tarım alanları, kıyılar) ilerlemeye başladığı dönemdir.
Yine bu dönemde çıkarılan 3030 sayılı yasa ile ‘Büyükşehir' kavramı tesis edilmiş, yerleşme merkezleri, bu arada Eyüp, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı ilçe konumuna gelmiştir. Yerel yönetimlerin imar yetkilerini artıran bu yasaların da yardımıyla dönemin belediye başkanı marifetiyle başlatılan Haliç'in sanayiden arındırılması operasyonu çerçevesinde kıyıdaki imalathaneler ve Sütlüce'deki mezbaha kaldırılmış, sahilde yeni dolgu alanları tesis edilerek hızlı araç ulaşımına göre tasarlanan geniş ve kıyı kotundan yüksek, kazıklı sahil yolu düzenlenmiştir. Sanayiden arındırılan Haliç kıyıları kamuya açık alanlar haline gelmekle beraber, tanımlanan sahil yolu tarihi yerleşim alanının kıyı ve su yüzeyi ile ilişkisini sınırladığından, kent yaşamına katılamamıştır.
1984 yılında yine 3030 sayılı yasa çerçevesinde, Kemerburgaz yerleşmesi ve kırsal alanı Eyüp Belediyesi'ne bağlanmış, böylelikle Eyüp Karadeniz kıyılarına kadar çok geniş bir alanın yerel yönetim merkezi olmuştur. Gerçi 1990'lı yıllarda Bayrampaşa ve Gaziosmanpaşa'nın ilçe olmasıyla Eyüp'ün kentsel alanı ve kentsel nüfusu azalmıştır ancak, kırsal alandaki yerleşmelerle kolay iletişim olanaklarının olmaması, maden çıkarım alanları ile taş ocaklarının yarattığı ulaşım, doğal kaynakların tahribi, kıyının bozulması ve çevre kirliliği yönünde yarattığı sorunlar, Kemerburgaz vahşi çöp depolama alanının neden olduğu çevre kirliliği ve benzeri güçlükler çözüm bekleyen konular olarak gündemine yerleşmiştir. Buna TEM çevresinde kuzeye ilerleyen ve giderek yoğunlaşan kentsel alanın Kuzey Bandı'nda yaratığı tehdit de eklenmelidir. Kuzey Bandı'nda, 1990'lı yıllardan itibaren Eyüp'ün yönetimsel sorumluluk alanında da, yaşanmaya başlayan gelişmelerden biri de üst gelir grubunun büyük kent dışında, orman içinde, su kenarlarında, kısaca doğal çevrede gerçekleştirdiği konut ve eğlence alanlarıdır. Bu alanlar ormanın önce parçalanmasına, giderek tahribine ve ortadan kaldırılmasına ya da statü değiştirmesine neden olmaktadır.
1995 onanlı İstanbul Metropoliten Alanı Alt Bölge Nazım Planı'nın en önemli kararı ise Rami - Topçular sanayi alanının hizmet alanına dönüştürülmesidir. Bu karar plansız sanayi ve çevresindeki, düzensiz plansız konut alanlarının yukarıda sözü edilen, Kuzey Bandı gelişmelerine özendirmesi olasılığını da gündeme getirmektedir.
Sonuç olarak, bugün Eyüp gelişme ekseni, Haliç kıyılarından, hatta Londra Asfaltı'ndan kaymış, yapılaşma baskısını kırsal alanında doğal çevrede de yaşamaya başlamış bir kara kentidir; suya bu kadar yakınken Haliç'in su yolu, dinlenme alanı ve manzara potansiyelinin değerlendirilmesini, tarihi ve doğal kimliğine uygun bir yerleşme düzenine kavuşmayı beklemektedir.
TARİHİ CAMİLERİMİZ
Aşçıbaşı Ahmet Ağa Camii