BİLİNÇ ALTI ( SUBLİMİNAL ) MESAJLAR
Sinema dinle her zaman ilişki içerisinde olmuştur..Sinemada dindarlar çoğunlukla küçümsenmiş,din temsilcileri alay konusu yapılmış,dini konularda yalan yanlış bilgilerle zihinler bulandırılmıştır.Bir kısım filmlerde ise dindarlar,dini değerler hiç görmemezden gelinmiş,sinemada onlara yer verilmemiştir.Son zamanlarda ise bu tavrın biraz daha yumuşadığına,dine ve dini değerlere biraz olsun pozitif manada yer verildiğine şahit oluyoruz.Aslında sinema iyi yönde kullanıldığında çok iyi bir tebliğ aracı olabilir.Bilinçaltı mesajlar ve alt metinler iyi bir propaganda aracı olarak kullanılabilir.
Etkili bir propaganda aracı olarak kullanılan sinemada alay konusu yapılan Şaban ismi ilginç bir örnektir.1960 yılında 3365 çocuğa verilen Şaban ismi 2008 yılına gelindiğinde sadece 208 çocuğa isim olarak verilmiştir. Şaban ayı, İslam’da kutsal kabul edilen üç aylardan birisidir. Bizim inançlı insanlarımız bunu çocuklarına isim olarak vermeyi bir fazilet olarak görmüşlerdir. Filmlerde Şaban isminin kötü olarak nitelendirilmesinden sonra bu ismi kullanan insanımızın sayısında büyük miktarda düşüş yaşanmıştır.(Din Eğitimine Yardımcı Bir Araç Olarak Tebliğ Filmleri,Yrd.Doç. Dr. Bilal Yorulmaz)
Bu negatif örneğin yanında güzel bir örnek de verebiliriz. Kurtlar Vadisi filminden bir sahne, Polat, babası, annesi, nişanlısı ve Hikmet karakteri yemek masasındadırlar. Aralarında şöyle bir diyalog geçer. Polat’ın nişanlısı Ömer babaya,
-Sen hiç namazı kaçırmıyor musun?
-Ömer baba,
-İnsan hiç sevgilisi ile randevusunu kaçırır mı? deyince
-Polat'ın nişanlısı,
-Senin sevgilin Nazife anne değil mi?
-Ömer baba,
-O bana sevgilimin hediyesidir, İnsan sevgilisi ile olan randevusuna nasıl hazırlanırsa ben de öyle hazırlanıyorum, en güzel elbiselerimi giyiniyorum, temizleniyorum ve huzuruna öyle çıkıyorum. Bu sevgilinin, mecazi olanlardan ayrılan en önemli özelliği bütün randevularına sadık olmasıdır. O’nu andığın her an her yerde olması, sen O'na bir adım gittiğinde O'nun sana on adım gelmesidir.' der demez
-Hikmet söze girer der ki,
-Ömer baba! Şu abdest alma işi olmasa namazda bir şey yok aslında, beş değil on vakit bile kılarım.’
Ömer baba mesajlarına devam şöyle devam eder:
-O zaman, sevgiliye ulaşmak için mücadele etmedikten sonra, insan olarak yaratılmanın, sevmenin sevilmenin ne manası var. Senin ki en kolayı Hikmetim. Ama sana baştan söylüyorum, sudan ne kadar kaçarsan kaç, son suyunu dökmeden gömmüyorlar insanı evladım'.
Kameralar objektiftir ama insanlar objektif değildir. Kamerayı kim hangi ideoloji istikametinde kullanırsa kamera ona hizmet eder. Bu sektör hem yapıcı hem de yıkıcı olabilir. Sinema, yönetmenin ve senaristin ideolojisine uygun olarak mesajlar sunmaktadır. Yapılan araştırmalarda 900 Hollywood filminden sadece on ikisinde iyi,ellisinde ise iyi-kötü, geri kalanında ise Müslüman karakteri kötü olarak sunulmaktadır. Özellikle dünya sinemasında Müslümanlar terörist olarak lanse edilmektedir. Bu durum dünyada İslamafobianın yeryüzünde yayılmasına ve Müslümanların kötü gösterilmesine sebep olmuştur. Hıristiyan inancındaki kurtarıcı Mesih inancı "Terminatör" ve "Matrix" gibi filmlere kaynaklık etmişti. Bu manada batıda Hıristiyanlıkla ilgili yapılmış oldukça fazla film bulunmaktadır. Bu sektörde Müslümanların uluslararası boyutta ortaya koyduğu yapıtlar maalesef oldukça azdır. Son dönemlerde bizim sinemamızda da hızlı gelişmeler yaşanmıştır ama dini hassasiyeti olan senarist ve yönetmenlere ihtiyaç duyulmaktadır. Temennimiz ihmal ettiğimiz bu sektörün
göz ardı edilememesidir.
Yeni yılda tüm kardeşlerimizin Allah’ın rızası istikametinde bir hayat geçirmelerini Rabbimden niyaz ederim.
Aydın YIĞMAN
Beyoğlu Müftüsü