10.06.2016

Bilinçli Nesiller, Teknoloji Bağımlılığı Ve Modern Yalnızlık

Günümüz gençlerini adeta kuşatan ve onları teslim alan dijital bağımlılık hastalık haline gelmeye yüz tuttu. Yan yana gelen gençlerin yüz yüze konuşma yerine mesajlaşarak konuştuklarına şahit oluyoruz. Yani teknoloji insanların arasındaki mesafeyi yakınlaştırdı ama yan yana iken bile uzaklaştırdı. Bu gün öyle bir hal aldı ki, çocukları susturmak için bile aileler laptop veya telefonla susturma yolunu seçtiler. Pedagojik usullerle önüne geçilmezse geleceğin hastalığı Dijital Hastalık ve Hastaneleri de Dijital Hastaneler olacaktır. O halde önemli bir teknolojik gelişme olan bu dünyadan vazgeçmek değil, bu alemin bizi kuşatıp teslim almasına imkan vermeden biz o alemi teslim almalıyız. Kısacası teknoloji bağımlılığı bizi Modern Yalnızlık çölüne savurmamalı. Sultangazi Rehberlik Ve Araştırma Merkezi Psikolojik Danışmanı Ahmet TAŞKAN bu çerçevede halka ve görevlilerimize konferans verdi. Konferansında aşağıdaki konulara temas etti: "

“MODERN YANLIZLIK VE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

Mobil iletişimin internet ile daha yoğun bir şekilde kullanılması sonucu internetin son yıllarda milyarlarca insana yayılması, ağlar oluşturarak hayatın her alanında kullanılması, sosyal ağların popülaritesinin artması ve her türlü iletişimin bu ağlar üzerinden gerçekleştirilmeye başlanması, yeni sosyalleşme süreci olarak değerlendirilmektedir. Yaşanan bu gelişmeler bireylerin ilişkilerini, iletişimlerini, sosyalleşme süreçlerini çevreyle olan etkileşimlerini etkilemektedir. Teknolojik gelişmeler toplumlar üzerinde sosyal, toplumsal, ekonomik dönüşümler meydana getirmektedir. Özellikle iletişim teknolojileri, toplumların alışkanlıklarında, kültürlerinde, iş yaşamlarında, eğitim sistemlerinde değişimler yaratmaktadır. Toplumsal modernleşmeyle birlikte ortaya çıkan yaşam tarzları, geleneksel toplumsal düzenin tamamen değişmesine yol açmaktadır. Modernliğin getirmiş olduğu dönüşümler, değişim biçimleri yönünden önceki dönemlere has olan değişim biçimlerinden daha etkili olmuştur. Sosyal ağlar, yüz yüze iletişimin yerini almadığı sürece, sosyal hayatı zenginleştirdiğinden söz edilebilir; ancak gerçek dünyadaki sosyal hayatın önüne geçtiğinde, sanal bir sosyal çevre ve sanal bir iletişim ile sınırlı kalınmaktadır. Sosyal ağlar üzerinden iletişim kurmaya başlayan bireylerin geleneksel iletişim biçimlerini terk etmeye başlaması toplumsal yabancılaşma ve yalnızlaşmayı beraberinde getirmektedir. Artık iletişim anlık olarak gerçekleşmektedir. Bu duruda; bireylerin çevreleriyle ve dünyayla kurdukları iletişim, teknoloji aracılığıyla gerçekleşmiş bir iletişim biçimine dönüşmektedir. Yaşanan bu gelişmelerle birlikte; alışkanlıklar, düşünceler, duygular da değişerek; sanal yaşam, sanal davranış ve sanal kültür olarak adlandırılan kavramlar ortaya çıkmıştır. İnternet kullanımının ve mobil iletişim teknolojilerinin yaygınlaşması; internette geçirilen sürenin katlanarak artmasını da beraberinde getirmektedir. Bu durum, her kuşaktan bireyin internet bağımlısı olma riskini arttırmaktadır. İnternette geçirilen sürenin artmasıyla ailesinden ve sosyal çevresinden uzaklaşan bireyler, sosyalleşmek amacıyla zamanlarının büyük bölümünü geçirdikleri sosyal paylaşım ağları ve dijital ortamlarda sahip oldukları gerçek kültürel değerlerine, kimliklerine ve kişiliklerine yabancılaşmaktadır. Sosyal ağlar vasıtasıyla ve diğer iletişim teknolojileri vasıtasıyla etkileşimde bulundukları insanların ve toplumların kültürel kodlarını, paylaşılan içerikler yoluyla farkında olmadan alan bireyler, zaman içerisinde kendisine yabancı olan bu kodları kendisinin ait olduğu kültürel kodlar ile değiştirmektedir. Böylelikle kendisine ve çevresine zaman içerisinde yabancılaşan birey gerçek hayatta giderek yalnızlaşmaktadır."