22.07.2017

"15 Temmuz, Şehitlik, Din ve Değerlerimiz" Paneli

İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, "Bu terör örgütü mensupları, 15 Temmuz gecesinde giriştikleri cinnet ve vahşet ile göstermiş oldular ki; akl-ı selim ile kalb-i selim ile hareket etmeyenlerin, aklını başkasına kiraya verenlerin dindarlığı, sadece kendilerine değil, koca bir milleti felakete sürükleyebilecek bir sonuç doğurmuştur." dedi.

Prof. Dr. Yılmaz, İstanbul Müftülüğü'nün İstanbul Sultanahmet Vakfı'nda (İSVA) düzenlediği "15 Temmuz, Şehitlik, Din ve Değerlerimiz" başlıklı panelde yaptığı konuşmada, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 40 yılı aşkın bir zamandan beri, din görüntüsü altında fitne fesat tohumu ektiğini, en büyük zararı da Din-i Mübin-İslam'a ve Türkiye'deki ve diğer ülkelerde yaşayan Müslümanlara ve insanlara verdiğini belirtti.

FETÖ'nün "küresel siyaset borsalarının muktedir müşterilerine", kendi meşreplerini yıllar yılı "ılımlı İslam, protestan Müslümanlık, dinler arası diyalog, hoşgörü, uzlaşmacı Müslüman" gibi ambalajlarla takdim ettiğini ve güç edinmeye çaba gösterdiğini kaydeden Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:

"15 Temmuz gecesi giriştiği menfur cinnet ve vahşet, milletin silah ve teknolojisini, milletin şehirlerine bomba kusarak sadece maddi varlığımızı tahrip etmekle kalmamış, dinimizin en temel değer ve şiarlarını, milletimizin dayanışma ve güven duygularını yaralayarak tahrip etmiştir. Yüce Allah’ın Kitab-ı Kerim'inde bizi 'O aldatanlar sakın ha sizi Allah ile aldatmasın' diye ikaz etmesinin hikmetini böyle ağır bir imtihanla, üstelik suret-i haktan görünerek masum vatan evlatlarının imkanlarını himmet kisvesiyle, hizmet ifadeleriyle devşirerek bu vahşeti hazırlamışlardır. Sahte tevazu ve yumuşak sözle, gözyaşı ve sözde vaaz u nasihatlerle, ağlamalı gözyaşlı nasihatlerle ümit ve özlemlerimizi emellerine alet ederek, millet evladını devşirmeye çalışmışlar ve bunları mutlak bir esaretle robotlaştırarak kullanmak durumuna getirmişlerdir."

FETÖ'nün yıllar yılı dini değerleri kullandığını vurgulayan Prof. Dr. Yılmaz, şöyle konuştu:

"Bu terör örgütü mensupları, 15 Temmuz gecesinde giriştikleri cinnet ve vahşet ile göstermiş oldular ki; akl-ı selim ile kalb-i selim ile hareket etmeyenlerin, aklını başkasına kiraya verenlerin dindarlığı, sadece kendilerine değil, koca bir milleti felakete sürükleyebilecek bir sonuç doğurmuştur. Din şemsiyesi altında toplandıkları halde siyaset hileleriyle ilerlemeye kalkanlar din ve ahlaklarını da bir hile haline getirmenin kendileri için meşru olduğunu öne sürerek, her türlü yol ve yöntemi denemişlerdir. Bu örgüt, kendi mecrasına dahil ettiği milletin evlatlarını önce ailelerinden kopararak, sonra millet ve ümmet bilincinden kopararak, kendilerine ve gruplarına ram ederek çift şahsiyetli, iki yüzlü ve yabancılaşmış kimliklerle topluma salmışlardır.  İslami bir faaliyeti bir güç ve çıkar ağına dönüştürerek dünyevi, siyasi ve ticari bir yapı oluşturmak ve her türlü kirli ilişkiye açık hale getirmek, İslam’ın evrensel ilkeleri ile asla bağdaştırılamaz. Din adına çıkar elde etmenin ve nüfuz oluşturmanın tasvip edilebilir bir yanı asla yoktur. Uzun yıllardır varlığı bilinen ve her türlü yolu kendi emelleri için mubah gören, dini ve dini duyguları istismar eden, bu duygularla milletimizin zekat, sadaka, infak ve hayır duygularını çalan, dinimizin temel değerlerini ve kavramlarını gasp eden, her türlü gayr-i İslami ve gayr-i ahlaki tutum ve davranışlarla fitne, fesat, yalan, dolan ve desiselerle kendine insan ve imkan devşiren, devletin tüm yapılarına sirayet derdinde olan ve milletin geleceğini ipotek altına alan bir grup haline gelmişlerdir.

Dinle aldatılan insanların dine, dindarlara ve dini hayata mesafe koymasının kaçınılmaz olduğunu aktaran Yılmaz, "Toplum olarak birbirimizin hukukunu daha çok koruyacak ve birbirimize daha çok sahip çıkmaya çalışacağız. Dini duygu ve dini düşünceyi istismar eden FETÖ ve başka örgütlerin çaldığı bütün ıstılahlarımızı, değerlerimizi, evlatlarımızla birlikte geri alıp, bunlara sahip çıkma derdinde olmalıyız." dedi.  

Bu türden iktidar peşinde olan, güce ulaştığı zaman da devlete ve halka meydan okuyan tarihteki örgütlerin tahribat ve devamı asırlar boyu sürdüğünü kaydeden Yılmaz, "Dolayısıyla bu örgütün tahribatı böyle çok kolay izale edilebilecek gibi görünmüyor. Biraz zamana vabeste bir hadise olacağı anlaşılıyor. Biraz daha dikkatli, daha kuşatıcı ve gençlerimize sahip çıkacak bir yol yöntem geliştirmemiz gerektiği aşikardır. Bu tür sapkınlıklara verilecek tek bir Müslüman evladı yoktur ve olamaz, olmamalıdır. İslam'ın değişmez yolunda istikamet üzere yürümenin derdinde olmalıyız diye düşünüyorum, biz Diyanet ve din mensupları olarak... Her türlü aşırılıktan ifrat ve tefritten uzak Kur’an ve Sünnet-i Seniyye ile orta yolu esas alan İslami hayatımız, zayıflamadan, solmadan yolumuzu aydınlatmaya devam edecektir. Allah, bizi ve bütün insanlığı orta yoldan, istikametten ayırmasın." ifadelerini kullandı.

FETÖ, Batı'da ortaya çıkan yeni dini akımlara benziyor

Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi ve İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mürteza Bedir, Türkiye'nin niçin böyle bir durumla karşı karşıya kaldığının çok iyi analiz edilmesi gerektiğini belirtti.

FETÖ'nün eğitim alanında hizmet veriyormuş görüntüsü altında cemaat yapılanmasından bir örgüte evrildiğini, bir veya birden fazla uluslararası güçle ilişkiye girdiğini aktaran Bedir, "Bu kişi, bugün taban buldu. Toplumsal tabanı var bu yapının. Bu nasıl böyle bir toplumsal taban buldu ve yapı oluştu. Bunu bizim sorgulamamız lazım, analiz etmemiz lazım." diye konuştu.

Prof. Dr. Bedir, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in Ehl-i Sünnet görüntüsü altında çok farklı bir din anlayışını ortaya koyduğunu, özellikle son dönemlerde Batı'da ortaya çıkan yeni dini akımlarla büyük benzerlik taşıdığını söyleyen Prof. Dr. Bedir, "Kendi kültü etrafında adeta ayrı bir dini anlayışa evrilecek ve korkarım camisini de ayırarak, yapısını da dini anlayışını da ayırarak başka bir şeye dönüşecek. Bunun için burada Diyanet İşleri Başkanlığına ve bu işle uğraşanlara, buna inanmış olan vatandaşların rehabilitasyonunda, onların dini anlayışının düzeltilmesinde çok büyük roller düşüyor. Buraya odaklanmamız gerekiyor ve bunları bu tuzaktan, bu sapkın anlayıştan temizlememiz gerekiyor." dedi.

Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Zekeriya Güler ise 15 Temmuz'da hüzün ve sürurun birlikte yaşandığını kaydetti. Güler, FETÖ'nün gizlilik özelliği taşıyan yapısı itibariyle küresel güçler tarafından satın alındığını söyledi.

Etkisi altına aldığı gençlere "Cennete girin deseler dahi görüşmemiz lazım diyeceksiniz" şeklinde düşünceler telkin edildiğini aktaran Prof. Dr. Güler, gençlerin önce ailelerinden, millet ve ümmet algısından uzaklaştırıldığını anlatarak, birlik ve beraberliğin taşıdığı öneme vurgu yaptı.

15 Temmuz gazilerinden Beyoğlu Karabaş Camisi Müezzini Emre Sessiz, Fatih Şehzadebaşı Camisi Müezzini Oğuzhan Bahtiyaroğlu, 15 Temmuz'da yaşadıklarını katılımcılarla paylaştı. Emre Sessiz, darbe tehdidinin devam ettiğini kaydederek, herkesin uyanık olması gerektiğini söyledi. Bahtiyaroğlu ise 15 Temmuz'da salaların sirenlere galip geldiğini dile getirdi.