14.07.2017

İstanbul Müftüsü Yılmaz, Mescid-i Aksa Konferansı’nda konuştu

İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, Dünya Müslüman Alimler Birliği tarafından düzenlenen ‘Mescid-i Aksa ve İşgal Altında 50 Yıl’ konulu konferansta bir konuşma yaptı.

İslam dünyasından 200 kadar alimin katıldığı ve açılış konuşmasını Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Ali el-Karadaği’nin yaptığı konferansta konuşan İstanbul Müftüsü Yılmaz, “Zaman ve mekân Allah’ın vermiş olduğu değerle yücelir ve kıymet kazanır. Kudüs ve Beytü’lMakdis de Yüce Allah’ın lütfu ve ihsanı ile değer bulmuş nadide mekânlardır. Hz. Peygamber (s.a.s.) Mecsid-i Haram’dan sonra insanların ibadet etmeleri amacıyla yapılan en eski ikinci mabet ve yeryüzünde ziyaret edilebilecek mescitler arasında Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebi’den sonra üçüncü mescit olarak Mescid-i Aksa’yı zikretmiştir.” diyerek sözlerine başladı.

Kudüs’ün Müslümanlar tarafından idare edilirken emniyetin, hikmetin, sulh ve merhametin en güzel örneklerinin, farklı din, dil, ırk ve mezheplerin bir arada uyum içerisinde yaşamasının en nadide tablolarının sunulduğuna dikkat çeken İstanbul Müftüsü Yılmaz, “Filistin topraklarının işgaliyle başlayan süreçte Müslümanlar, baskıya, zulme, işkenceye ve katliama maruz kalmış, insana dair her türlü hak ve özgürlükten mahrum bırakılmış; evleri, yurtları, malları ve mülkleri talan edilerek gasp edilmiş; pek çoğu da Kudüs ve Filistin topraklarından göç etmek zorunda bırakılmıştır. Bugün Müslümanların kanayan bir yarası olmaya devam eden, bütün insanlığın acı ve gözyaşı ile andığı Kudüs, Filistin ve Gazze meselesi, İslam ümmetinin ortak meselesidir. Filistin topraklarında yaşanan acı, bütün Müslümanların ortak acısıdır. Üç dinin mukaddes kabul ettiği bu ana şehir, hiçbir şekilde Müslüman varlığından ayrı düşünülemez. Kudüs, tarihte temsil ettiği değerlerle Kudüs’tür. Aynı şekilde Mescid-i Aksa, Müslümanların mabedi olma hüviyetinden, Harem Bölgesi de tarih boyunca var olan statüsünden asla çıkarılamaz. Mescid-i Aksa’ya yönelik din ve vicdan özgürlüğünü kısıtlayan uygulamalar ve mabet masuniyetini hiçe sayan saldırılar asla kabul edilemez. Mescid-i Aksa, inşa edildiği günden bu zamana kadar bir İslam mabedidir ve kıyamete kadar da öyle kalacaktır. Zira o, Rasul-i Ekrem’in (s.a.s.) İslam ümmetine emaneti ve mirasıdır. Yüce Allah’tan niyazımız Mescid-i Aksa, Kudüs ve çevresinde yaşayan Müslümanlar olmak üzere bütün dünyada zulmün karanlığında ve acının pençesinde inleyen kardeşlerimizin bir an önce feraha ve felaha kavuşmalarıdır.” diye konuştu.