11.05.2017

İstanbul Müftüsü Yılmaz’dan ‘Ramazan eğlenceleri’ uyarısı

‘Şehristanbul Buluşmaları’nda konuşan İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, “İftarlardan sonra yapılan eğlence programlarının oyun ve eğlence kültürüne dönüşmemesi gerekir.” dedi.

İstanbul Müftülüğü Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen program Müftü Yardımcısı Veysel Işıldar’ın Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Programda konuşan İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, Berat kandili ve Ramazan ayının önemi üzerine yaptığı konuşmanın ardından soruları cevapladı. Ramazan ayında düzenlenen eğlence programlarıyla ilgili bir soruyu cevaplandıran Müftü Yılmaz, “Ramazan’ın kendi ruhuna uygun olarak yapılacak her program elbette takdire şayandır. Belediyelerin ve başka kuruluşların herkese verdikleri sokak iftarlarını çok önemsiyorum. Bu iftarlar çok faydalı.  Ancak bu iftarlardan sonra yapılan eğlence programlarının oyun ve eğlence kültürüne dönüşmemesi gerekir. Bu programlar Kur’an, ilahi, sohbet gibi mutlaka mesaj değeri olan şeylerle zenginleştirilmesi Ramazan’ın ruhuna daha uygun. Yoksa Ramazan’ın bizden incineceğini düşünüyorum.” dedi.

İnsani duyguları harekete geçirecek Ramazan programları yapılması gerektiğini kaydeden Müftü Yılmaz, “İnsanları bedii yani güzel ve sanatsal heyecana değil de, behimi duygulara sevk edecek bir program yapılıyorsa o Ramazan’la çatışan bir şeydir. Buna belediyelerimiz veya STK’larımız fırsat vermemeli. Bu kuruluşlarımıza yakışan Ramazan’ın ruhunu merkeze alan programlardır. Eğlence elbette meşru olmak şartıyla caizdir. Ama bu eğlenceyi tamamen behimi yani hayvani duygulara hasretmemek ve o tarafa yöneltmemek lazım. Maalesef o tarafa doğru kayan kurumlar olabiliyor. Ramazan’a daha 15 gün var. En azından biz İstanbul Müftüsü olarak insanları ve yöneticileri uyarmış olalım. Hayvani duygularımızı değil, insani duygularımızı harekete geçirecek programlar yapılmasını doğrusu daha insani ve İslami buluyorum.” diye konuştu.

‘Mevlid bid’attir’ yorumlarına sert tepki

Televizyonlara çıkan bazı yorumcuların mevlid ve benzeri şeylerin bid’at olarak nitelendirilmesi üzerine gelen bir soruyu da değerlendiren Müftü Yılmaz, şöyle konuştu:

 “Bugün mevlid ve benzeri bid’at diye kabul edilen şeylerin bizim dini hayatımızda çok önemli, koruyucu bir özelliği var. Elbette mevlidle yetinmeyelim, ibadetlerimizi,  namazı ve orucu konuşalım. Televizyonlarda konuşan arkadaşlarımızın elbette kendi dayanakları var. Ancak toplum hayatı içerisinde insanların durumunu bilmeden; hele hele Balkanlar, Ortaasya ve Kafkasya gibi yerlerdeki insanların dini problemlerini görmeden veya İstanbul’da bazı geleneksel şeylerle din bağını kurmuş olanları görmeden konuşuyorlar. Ama bu çok isabetli değil.

Elbette tevhid esastır. O tevhid esası etrafında yer alan inanç değerleri, ahlak ve ibadetlerin gelenekselleşmiş olanlarıyla mücadele edeceğiz derken insanları dinden ve diyanetten soğutmanın bir anlamı yok. Bunlar insanları dinden ve dini çevrelerden uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Gençlerimiz sosyal medyada veya başka platformlarda ateizm ve deizm üzerine konuşuyor. Onlar bizim mevlidimizle uğraşmasınlar bunlarla uğraşsınlar. Ateizmin, deizmin yerine neyi koyuyoruz, biz çocuklarımızı nasıl uyandırmalıyız buna kafa yorsunlar. Madem İslam’ı bu kadar dert edinmiş insanlar, Müslümanların yanlışlarını dillerine dolayıp onları aşağılayacaklarına kendileri biraz gayret etsinler, bizim evlatlarımızın ateizm veya deizmle mücadelesinde hatırı sayılır işler yapsınlar. Görelim, hodri meydan. Şov yapmak kolay ama bunun toplumsal karşılığı yok. İnsanlara bir faydası yok. Ama siz doğruları ikame edeceğim derken, bilinen doğruları da yok sayarsanız insanları dinden ve diyanetten tamamen uzaklaştırmış olursunuz.”