20.01.2017

Şehitlerimiz İçin Anma Programı Yapıldı

Ülkemizin birliği, dirliği ve beraberliği için şehit düşen polis, asker ve vatandaşlarımızın ruhlarını şad etmek üzere İstanbul Müftülüğü tarafından ​Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nün de destekleri ile Fatih Camii’nde 20 Ocak 2017 Cuma günü​ Cuma namazından önce “Şehitleri Anma Programı” düzenlendi.

Program Süleymaniye Camii Baş İmam Hatibi Ekrem NALBANT’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim ile başladı. Programda Fatih Camii İmam Hatibi Bünyamin TOPÇUOĞLU ve Eyüp Sultan Camii İmam Hatibi Erhan METE ise Kur’an-ı Kerim tilavetinde bulundular. İmam Hatip Emrullah AKBAŞ ise Tevhit bahrini okudu. Müezzin Kayyım Dursun ŞAHİN ise Kaside okudular. Ali Rıza ŞAHİN, Veysel KILIÇ, Mustafa ŞAHİN, Gökhan ERGÜN ve Mustafa KAVALOĞLU’ndan oluşan Fatih Müftülüğü ilahi korosu ise ilahiler seslendirdiler.

Programda bir konuşma yapan İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kâmil YILMAZ ise şehitlerimizin bu ülkenin varlık gerekçesi olduklarını ifade ederek şunları söyledi:

“Şehitlik, Allah, kitap, bayrak, vatan, millet, can ve namus üzere bir adanıştır, bir serdengeçtiliktir.”

“Bize Kur’an’ı getiren, şehitliği öğreten, şehadeti anlatan, yolumuzu aydınlatan, dareyn saadetini bildiren, kurtarıcımız, yol göstericimiz Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya, onu âl ve ashabına ve etbaına salat ve selam olsun.

Cumanız mübarek olsun. Bu Cuma saatinde çok önemli bir maksat ve ulvî gaye için toplandık. Cumamızı eda edeceğiz ama ülke genelinde şehitlerimizin ruhlarına ithaf edilmek üzere okunmuş sayıları 75000’e varan hatm-i şerifin duasını yapacağız. Şehitlik, Allah, kitap, bayrak, vatan, millet, can ve namus üzere bir adanıştır, bir serdengeçtiliktir. Şehit kelimesi Arapça bilenler bilirler hem sıfat-ı müşebbehe veznindedir. Hem ism-i fail manasınadır, hem de ism-i mef’ul manasınadır. Yani şehit aynı zamanda gören demektir. Şahitlik eden demektir. Allah’ın varlığına, birliğine, kitabın hak olduğuna, peygamberlerin hak olduğuna bedeni ile kalbi ile gözü ile sözü ile şahitlik eden demektir. Mef’ul manası ile diğer insanlar tarafından görünen ve onların gözleri önünde şehadet şerbeti içtiğine şahitlik edilen insan demektir. Bu yüzden şehitlik bir serdengeçtiliktir, bir adanmışlıktır.

 Sen de geçebilirsin, yardan, anadan, serden

 Senin de destanını okuyalım ezberden

 Haberin yok gibidir taşıdığın değerden

Elde sensin dilde sen, gönüldesin baştasın

 Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın

diyen fetih şairi, şehitliğin aslında bir adanış olduğunu ne güzel ifade ediyor.

Kur’an-ı Kerim’de her gün kıldığımız namazlarda okuduğumuz “Ya Rabbi bizi sırat-ı müstakim’e dâhil kıl” sırat-ı müstakim’e erdir, devamında Allah’ım kendilerine nimet verdiklerinin yoluna erdir, diyerek dua ediyoruz.

Nisa suresinde Allah’a ve Rasulullah’a itaat edenlerin, yine Allah’ın nimetleri ile perverde olacağını ve yine onların nebiler, sıddıklar, şehitler ve salihlere arkadaş olacağını Allah Teala ifade ediyor. Dolayısıyla şehitler, her gün kendilerine dua ettiğimiz, kendi yollarına süluk etmek istediğimiz güzel insanlardır. Şehitlik bu manada, nebilik ve sıddıklikten sonra en yüce mertebedir. Çünkü insanın en değerli varlığı olan canını, ondan daha değerli olduğuna inandığı şeyler adına verebilmesi gerçekten bir serdengeçtiliktir.

Biz şehitliği Allah’ın Rasülu (s.a.v.)’nden öğrendik. Kerim Kitabımızda “Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin, onlar bilakis diridirler. Allah katında merzukturlar”  buyurularak, Allah şehitlerin mertebesini bize anlatıyor ve bizi müjdeliyor.

Peygamber Efendimiz ise “cennete giden hiçbir insan dünyaya dönmeyi arzu etmez, bunun bir tek istisnası vardır o da şehittir. Şehit, cennette gördüğü nimetlerin ihsan-ı ilahiyi müşahede edince Cenab-ı Hakka el açıp, tekrar dünyaya dönmeyi, tekrar şehit olmayı, tekrar şehit olmayı -ve Efendimiz on defa daha tekrarlayarak- ister” buyurmaktadır.  Bu bakımdan şehitlik böyle yüce bir mertebedir.

Bedir şehitleri İslam ümmetinin ilk şehitleridir. Cihat meydanında bu inanmış insan topluluğu, karşısında küffara karşı savaşarak şehadet şerbeti içmişler ve onlar şehitlerin serdarı olmuşlardır. Allah’a, kitabullaha inanmış insanlar, her daim şehadeti arzularlar. Malazgirt bunun önemli bir numunesi, Çanakkale bunun en önemli nişanesi, 15 Temmuz da bunun yakın tarihimizdeki abideleşen, anıtlaşan örneğidir. İnsanlarımızın her biri aslanlar gibi meydana çıkmış, sokaklara fırlamış, vatanına, bayrağına, ezanına, salasına, imanına sahip olma ve onu koruma adına silahsız elleri ile tanklara göğüs germiş, elleri ile havadan bombalayan uçakları sanki hırpalamak istemiş ve bu vatan evlatlarının zulüm görmemesi ve haksızlığa uğramaması adına şehadet şerbeti içmişlerdir.

İşte biz Hz. Peygamber (a.s.) çağından bugüne gelinceye kadar, bütün şehitlerimizi din, iman, vatan, bayrak adına rahmetle anıyoruz. İnşaallah onların ruhlarının şad olması adına 75.000 hatmi şerifi şehitlerimizin ruhlarına hediye ediyoruz. Rabbim kabul ve makbul eylesin. Allah birliğimizi, dirliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermesin. Allah milletimize tuzak kuran dahili ve harici hainlerin tuzaklarını kendi başlarına makûs eylesin.”

Programın sonunda ise dua Fatih İlçe Müftüsü İrfan ÜSTÜNDAĞ tarafından yapıldı.