07.02.2018

Sultangazi Müftülüğü Din Gönüllüleri ile Buluşma Programı

İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, Sultangazi Müftülüğü din gönüllüleri ile biraraya geldi.

Sultangazi Müftülüğü Konferans Salonu’nda düzenlenen programa İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, İstanbul Müftü Yardımcısı Bünyamin Kahraman, Sultangazi Müftüsü Abdullah Yılmaz ile din gönüllüleri katıldı. Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda Sultangazi Müftüsü Abdullah Yılmaz bir selamlama konuşması yaptı.

Din gönüllüsü olarak sadece atanmak değil adanmak gerektiğine dikkat çeken İstanbul Müftüsü Yılmaz, “Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyız, Müslüman fertleriz ama kurumsal anlamda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın değerli birer mensubuyuz. Dolayısıyla kendisini hizmete adamış insanlarız. Sadece atanmış değil aynı zamanda adanmış insanlar olmaya özen gösteriyoruz. Biliyorsunuz din hizmetinde bir atanmak var bir adanmak var. Atanmak; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre bu mesleğe, bu hizmete intisap etmek demek. Adanmak; yüreğimizin bu mesleğe yoğunlaşması demek. Hz. İmran’ın karısının hamile olduğu zaman Hz. Meryem’i mabede adaması gibi. Hepimiz bir şekilde kendimizi din hizmetine vakfetmiş olmalı, atanmakla kalmamalı adanmış olmalıyız” dedi.

Yılmaz, şunları söyledi: “Bütün Müslümanlar gibi dünya ve ahiret mutluğuna talibiz. Bugün Allah rızasını elde etmek adına ne kadar iş yapıyoruz, bunun sorgusunu yaptığımızın farkındayız. Sonuçta sahip olduğunuz bütün nimetlerden sorulacaksınız. Görev yaptığımız hizmet de bir nimettir. Mihrap da, kürsü de, kurs da bir nimettir. Bu nimetlerden insanlara ne kadar fayda sağlayabildik, bunun bilincinde ve şuurunda olan insanlar olma gayretindeyiz. Sahip olduğumuz bu imkanları Allah’ın kullarını Allah’a davet kullanmak derdindeyiz. Nefsimize kul olmaktan ona sığınıyoruz. İnsanın en büyük putu kendi nefsidir. Allah korusun, nefsimiz hepimize çok büyük tuzaklar kurmaktadır.”

“Topyekün insanlığı kucaklayan bir anlayışa sahibiz”  diyen Yılmaz, “Sadece ülkemizdeki insanlardan ya da komşularımızdan değil, topyekün dünyada yaşayan insanlardan sorumlu olduğumuz bilinciyle hareket etmek gibi bir sorumluluğumuz var. “Yaratılanı yaratandan ötürü sevmek” gibi bir bilince sahip olmak gibi bir durumumuz var. Bu yüzden de Diyanet İşleri Başkanlığımız, önce kendi ülkemizdeki millet ve ümmet varlığımıza, sonra Avrupa’daki millet varlığımızın derdine düşmüş ve oraya ulaşma çabası içinde olmuş. Bizler bu manada hep koşturmuşuz. Sonra Sovyetler dağılmış, gönül coğrafyası dediğimiz Avrasya ülkelerinde hizmet alanları oluşmuş ve oralara koşmuşuz. Şimdi ise gerçekten Afrika, yeraltı zenginlikleri ve insan potansiyeliyle çok önemli bir yer. Şu anda orası bizden medet bekliyor. Oraya da Diyanet İşleri Başkanlığımız ve teşkilatımız, elinden geldiği kadar fiilen sahip çıkmaya çalışıyor. 105 ülkede aktif görevlilerimizle, 140 ülkede de vakıf hizmetleriyle bugün elhamdülillah bütün dünya Müslümanlarına, insanlara ulaşmanın derdindedir” diye konuştu.